Anadolu topraklarında yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetler hüküm sürmüş. Haliyle o medeniyetlerden kalan birtakım tarihi, kültürel yapı ve eserler orijinalliğini yitirmeden günümüze miras kaldı. Doğal anıt, mezar, mağara, kaynak, kale, kule, orman, kaya gibi daha pek çok çeşide ayrılan bu yapı ve eserler, Türkiye’nin dört bir yanında sergileniyor. Her birinin farklı bir hikayesi ve oluşma nedeni bulunuyor.

Açık havadan etkilenmeyen etnografik eser ve yapılar görüldüğünde ise adeta zamandan yolculuğa çıkılıyor. Birbirinden etkileyici güzellikte olan yapı ve eserlerin başta Türk vatandaşları sonra turistler tarafından mutlaka görülmesi gerekiyor. Ege, Akdeniz, Güneydoğu başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanında olan açık hava müzelerini sizler için listeledik. O halde gelin birlikte açık hava müzelerini, hangi şehirlerde olduklarını ve tarihi detaylarını öğrenelim. İşte, Türkiye’deki açık hava müzeleri!
Nevşehir, Kapadokya
Açık hava müzeleri arasında ilk sırada Kapadokya yer alıyor. 1985 senesinden beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Kapadokya hem doğanın hem de tarihin iç içe yer aldığı muhteşem bir alan. Bu bölge Kırşehir, Niğde, Aksaray, Nevşehir ve Kayseri şehirlerinin kapladığı alanın tamamını oluşturuyor. Kapadokya Bölgesi, Kalkolitik zamanlardan bugünlere kadar devamlı olarak yerleşim yeri olarak kullanılmış. Peribacaları ise, Hasan Dağı ve Erciyes Dağı’nda meydana gelen volkanik patlamalarla etrafa sıçrayan tüflerin su ve rüzgarla beraber aşınması sonucu oluşmuş. İnsanlar ise bu coğrafi oluşumları yerleşme, savunma ve kutsal alan olarak kullanmaya devam etmiş. Hatta kiliselerin içlerini süsledikleri fresklerle on binlerce yıllık uygarlıkların izlerinin günümüze kadar ulaşmasına olanak tanımışlar.

Bugün Nevşehir’e bağlı olup Göreme Milli Parkı sınırları içerisinde yer alan bu bölge, 7.yüzyıldan 13. yüzyıla denk, çeşitli baskılardan kaçan Hristiyanların yaşam sürmesi ile değerli bir din merkezi haline gelmiş. Çevreden gelen saldırılardan korunmak amacıyla yeraltı şehirlerine sığınıyorlarmış. Günümüzde Göreme’ye gidildiğinde bu etkileyici tarihe şahit olabilirsiniz.
İzmir, Klazomenai Örenyeri
İzmir’in Urla İlçesinde bulunan Klazomenai Antik Kenti, 12 devletten biri olan İon Birliğinin bir üyesi olma özelliği taşıyor. Burada yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkarılan bulgular ise, şehrin kuruluşunun Milattan Önce dört binlere dayandığını kanıtlıyor. Antik kenti görülmeye değer kılan şey ise, Milattan Önce altıncı yüzyıla dayanan bir zeytinyağı atölyesinin burada yer alması ve antik zamanlarda buranın çok değerli bir ticaret merkezi olması. Yani Klazomenai de yer alan atölye, dünyanın en eski zeytinyağı üretim tesisi olma özelliği taşıyor. Buraya giden turistler, Antik Dönemde kullanılan zeytinyağı üretme yöntemine şahit olabiliyor. Aynı zamanda Akropol, Arkaik döneminin evlerini, bazilika kalıntılarını ve savunma duvarlarını görmek mümkün oluyor.
Adıyaman, Nemrut Örenyeri
Türkiye’deki açık hava müzelerinden bir diğeri de Adıyaman’da bulunan Nemrut Örenyeri oluyor. 1987 senesinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Nemrut dağı, kentin Kahta ilçesi sınırlarında yer alıyor. Nemrut, Kommagene Kralı olan 1. Antiochos’un hem atalarına hem de tanrılarına olan minnettarlığını göstermek amacıyla Nemrut Dağı’na yaptırdığı değerli heykelleri içeren kutsal bir anıt. Bugünlere kadar orijinalliğini kaybetmeden gelen anıtlar, yaklaşık 8- 10 metre yüksekliğinde. Ayrıca bu heykeller Pers, Helen ve Kommagene Medeniyetlerinin sanatsal niteliklerini içeriyor. Öte yandan ilgili dönemdeki batı ve doğu kültürünün sentezini ziyaretçilerine aktarıyor. Güneşin battığı ve doğduğu anlarda meydana gelen büyüleyici güzellikteki manzarayı, sıra dışı heykellerle izleme şansı veren Nemrut Dağı, gezginlere eşsiz bir deneyim sunuyor. O nedenle Adıyaman’a giden yerli ve yabancı turistlere Nemrut Örenyeri’ni ziyaret etmeleri gerektiği öneriliyor.

Antalya, Termessos Örenyeri
Antalya’da yer alan Termessos Örenyeri mutlaka tanıklık edilmesi gereken açık hava müzeleri arasında bulunuyor. Hem yerleşim yeriyle hem de savunma sistemleriyle doğanın imkanlarından iyi yararlanan alan, kartal yuvası olarak nitelendiriliyor. Termessos Örenyeri, Anadolu’nun en köklü medeniyetlerinden olan Solym’ler tarafından kurulmuş. Büyük İskender’in bu kenti kuşatması, Termessos bireylerinin ise güçlü savunmasıyla kenti teslim etmemesi, Termessos tarihinin değerli olayı olarak biliniyor.
Termessos Örenyeri bünyesinde geniş iki mezarlığa ve tapınağa ev sahipliği yapıyor. Ayrıca mezarlara yaptıkları oymalar, kabartmaların yanı sıra mezarların çeşitliliği de görülmeye değer bir yer olduğunu kanıtlıyor. Bu alanın en etkileyici yapısı, eşi benzeri olmayan bir manzara sunan tiyatro oluyor. Artemis Tapınağı, Hadrianus Kapısı, Agora, Kentin Surları, kemerler ve Sarnıçlar da kentin diğer etkileyici yapılarını oluşturuyor. Termessos Örenyeri hem tarihi hem de zengin doğası ile görülmeye değer.

Denizli, Pamukkale- Hierapolis Örenyeri
Açık hava müzeleri arasında bulunan Pamukkale- Hierapolis Örenyeri, Denizli şehri sınırlarında yer alıyor. Hem doğal hem de kültürel bir değere sahip olan alan Unesco Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor. Etkileyici güzellikteki coğrafyası, manzarası ve tüyler ürperten tarihi ile hem yerli hem de yabancı turistleri etkilemeyi başarıyor. Pamukkale’yi en çekici hale getiren kalsiyum oksit içeren suların bulunduğu beyaz travertenler oluyor. Bu travertenlerin hemen yakınında yer alan Hierapolis Antik Kenti ise, Hristiyanlık ve Helenistik dönemlerden kalma kalıntıların yer aldığı açık hava müzesini oluşturuyor. Buraya giden turistlerin mutlaka Pamukkale travertenlerini, Hierapolis Antik kentini ve Hierapolis Müzesini ziyaret etmesi gerekiyor.

Mardin, Dara Antik Kenti
Dara Antik Kenti, Mardin kentinin Oğuzlar Köyü’nde yer alıyor. Mezopotamya’nın en değerli ticaret noktalarından olan Dara Antik Kenti, zamanında Büyük İskender ile Pers imparatoru olan Darius’un savaşına sahne olmuş. Ardından Roma İmparatorluğu başta olmak üzere çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapan kent, bugünlere kadar orijinalliğini korumuş. Kaya içerisine oyulan yapılardan oluşan Dara, devasa bir alana yayılmış. Eşi benzeri olmayan bu açık müzesi ziyaret edildiği sırada zindan, tophane, kilise, saray ve su bendi kalıntılarının da görülmesi gerekiyor.

Antalya, Simena Örenyeri
Simena açık hava müzesi, Antik dönemde Likya kıyı kentinde yer alıyormuş. Milattan Önce 4. yüzyıldan bugünlere kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapan Simena, stratejik olarak da büyük bir öneme sahip. Buraya yalnızca denizden ulaşım gerçekleştirilmekte olup, karşıdan bakıldığında göze çarpan sağlam kalesi oluyor. Eşsiz bir manzara sunan bu kaleye sahil yerinden bir patika yardımıyla ulaşılıyor. Su sarnıçları, 300 kişilik tiyatro, tapınak kalıntıları ve kaya mezarları bu kalede görülmesi gereken yapılar arasında. Antalya’ya giden yerli ve yabancı turistlerden tarihe şahitlik etmek isteyenleri mutlaka Simena Ören yerini görmeli.
Aydın, Afrodisias Örenyeri
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan Afrodisias, Aydın’da bulunuyor. Ülkemizin en değerli arkeolojik alanlarından olan kent, ziyaretçilerine tarihten yolculuğa çıkıyormuş gibi hissettiriyor. Yerleşimlerin Milattan Önce 4.000 yıllarına dayanan kent, MÖ 2.yüzyılda kent devleti olma statüsünü kazanmış. Afrodisias’ın arkeolojik bakımdan önemi ise, antik zamanlarda yapılan yapılardaki kabartma ve yazıtlarının bugünlere kadar iyi korunmasından kaynaklanıyor. Kentin diğer özelliği ise, yüksek kalitede mermer heykellerinin yapıldığı bir merkez olması oluyor. Afrodisias’ın heykeltıraşları, Roma İmparatorluğu zamanında son derece önemliymiş. Burada bulunan Anıtsal tapınak kapısı, agora, sütunlu yapı, stadyumun mutlaka görülmesi gerekiyor. Aynı zamanda Anadolu’da bulunan ilk 7 kiliseden biri burada olup, görmeden gidilmemesi gerekiyor.