Ankara, Türkiye’nin başkenti ve nüfus bakımından ikinci büyük şehri konumunda bulunmaktadır. Coğrafi açıdan ülkenin merkezine yerleşen Ankara, büyük bir bölümü İç Anadolu Bölgesi içerisinde yer almaktadır. Ankara, Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Osmanlılar ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmişini barındıran kadim bir coğrafyadır. Ankara, tarihi ve kültürel yapılarının yanı sıra doğal güzelliklerle çevrili bir kent merkezine sahip.
Ankara, yerli gezginlerin ve Ankaralıların göz ardı ettiği, ancak yabancı gezginlerin daha yakından tanıdığı bir kent. Başkent olması ve devlet bürokrasisinin merkezi olması nedeniyle seyahatle ilgilenen birçok kişinin zihninde net bir profil çizemiyor. Ankara denildiğinde genellikle bakanlık binaları, kamu kurumlarına ait ana caddeler ve gri bir atmosfer akla gelebilir, ancak şehre adil davranılmadığı kesindir. Başkent olmasının getirdiği resmi görüntü, Ankara’nın gerçek doğasını yanıltıcı şekilde yansıtıyor. Aslında Ankara, binlerce yıllık tarihin izlerini taşıyan zengin kültürel mirası, etkileyici müzeleri, canlı sanat ve sosyal yaşamı ile ülkemizin en değerli yerlerinden biri. Şehirdeki binlerce yıllık tarihi geçmiş, zengin kültürel varlıkları, canlı sanat sahnesi ve sosyal etkinlikleri göz ardı edilmemelidir.

PTT Pul Müzesi
PTT Pul Müzesi, geçmişten günümüze posta gönderilerinde kullanılan materyallerin özenle sergilendiği nostalji dolu bir mekandır. Osmanlı döneminden Cumhuriyet’e dek uzanan pul koleksiyonları, farklı temalı pullar, çocuk pulları, dünya pulları, posta kartları, ilk gün ve özel gün pulları gibi materyaller görmek mümkün. Müze, haberleşme tarihine ışık tutan eserleri ile zengin bir koleksiyon sunmaktadır. Ayrıca, dijital arşivler sayesinde koleksiyonun tamamına, ziyaretçilerin istedikleri yerden erişmeleri mümkündür.
Kurtuluş Savaşı Müzesi I. TBMM Binası
I. Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası, 1920-1924 senelerinde I. TBMM olarak kullanılmış kıymetli bir ulusal mimarlık dönemi binasıdır. Sonrasında Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi ve Hukuk Mektebi olarak değerlendirilen bu yapı, 1961 senesinde TBMM Müzesi olarak faaliyet göstermiş, sonrasında 1981 senesinde Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak misafirlerini ağırlamaya başlamış. Ulus Meydanı’nda bulunan müzede, Atatürk ve bazı milletvekillerine ait kişisel eşyalar, etnografik nesneler, istiklal madalyaları, savaş araçları ve gereçleri, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun taslakları, iletişim araçları olarak telefon ve mors yazıcıları ile yağlı boya tablolar sergilenmektedir.

Cumhuriyet Müzesi (II. TBMM Binası)
Cumhuriyet Müzesi, Ankara’nın Ulus bölgesinde bulunan Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır. Binanın inşası 1923 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası Mahfeli olarak başlamış ve 1924 yılında I. TBMM binası olarak hizmet vermiştir. Meclis binasının ihtiyacının artması üzerine yapı, 1960 yılına kadar II. TBMM binası olarak kullanılmış ve 1981 yılından itibaren Cumhuriyet Müzesi olarak ziyaretçilere hizmet vermektedir.
Müze içerisinde Türkiye’nin ilk üç cumhurbaşkanı olan Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar’a ait kişisel eşyalar, meclis oturumlarında kullanılan çeşitli kırtasiye malzemeleri, meclis görüşme tutanakları ve milletvekili yoklama defterlerinden örnekler ile birlikte Atatürk’ün ilke ve inkılâplarına dair eserler sergilenmektedir.
Augustus Tapınağı ve Roma Hamamı
Ankara’da yer alan Augustus Tapınağı, günümüze ulaşabilmiş önemli bir Roma yapısıdır. İlk olarak MÖ 25-20 yılları arasında inşa edilen tapınak, Frigya tanrısı Men adına yapılmıştır. Tapınak, Bizans döneminde farklı eklemelerle kiliseye dönüştürülmüş ve duvarlarında Agustus ile ilgili Latince ve Yunanca yazılar bulunmaktadır. Aynı bölgede yer alan Ankara Anıtı (Monumentum Ancyranum/Res Gestae Divi Augusti), Ulus’ta Hacı Bayram Camii’ne dayalı olarak konumlanmış ve Roma İmparatoru Augustus’un hayatını anlatan bir anıt olarak bilinir. Bu tarihi yapıları Ankara’nın görülmeye değer yerleri arasına eklemekte fayda var.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi
1997 yılında Avrupa’da yılın müzesi seçilen bu müze, 1938 yılında başlayan çalışmaların ardından 1968 yılından beri ziyaretçilere açıktır. Müze bünyesinde Paleolitik çağdan itibaren başlayarak Neolitik, Eski Tunç, Asur Ticaret Kolonileri, Hitit, Frig, Urartu dönemlerine ait değerli eserler sergilenir.
Bununla birlikte, Karain Mağarası, Çatalhöyük, Hacılar, Canhasan, Beyce Sultan, Alacahöyük, Kültepe, Acemhöyük, Boğazköy Gordion, Pazarlı, Altıntepe, Adilcevaz ve Patnos kazılarından elde edilen çeşitli koleksiyonlar ve farklı dönemlere ait örnekler, Osmanlı Dönemi mekânlarında kronolojik bir düzen içinde görmek mümkün.
Ankara Kalesi ve Eski Şehir Merkezi
Ankara Kalesi’nin tam olarak yapılma tarihi net olarak bilinmese de, MÖ 2. yy.’da Galatlar’ın Ankara’ya gelmiş olduğu zamana dek uzandığı bilinen eski bir yapının varlığından kaynaklandığı tahmin ediliyor. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde defalarca yeniden yapılandırılan Ankara Kalesi, Ankara’ya yüksek bir noktadan hâkim konumda bulunan, surlarla çevrili bir alanı değil yalnızca, aynı zamanda kale içinde yerleşimi de içeren bir yapıdır. Ankara Kalesi’nin çevresinde, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze ulaşan birçok cami ve hamam gibi tarihi yapılara rastlanır.
Ankara’nın tarihî şehir merkezi, kentleşme sürecinin ilk dönemlerinden beri canlılığını sürdüren ve hala en hareketli bölgelerinden biridir. Ankara Kalesi, Samanpazarı, Hamamönü ve Ulus Meydanı gibi alanları içine alan bu eski şehir merkezi, zaman içinde değişmiş olsa da hâlâ eski atmosferini muhafaza etmektedir. Bu bölgede, tarihi, arkeolojik ve otantik bölgelerin yanı sıra müzeler de bulunmaktadır. Ankara’nın günümüze kadar ulaşan en eski camilerinden Alaaddin Camii, Aslanhane (Ahi Şerafeddin) Camii ve Ahi Elvan Camii, kale ziyaretinin bir parçası olarak görülebilecek camiler arasında yer almaktadır.

Ulucanlar Cezaevi Müzesi
Ulucanlar Cezaevi, 1925’ten 2006’ya kadar düşünce ve siyasi suçları işlemiş bireylerin cezalarını çektikleri, Türkiye’nin acı dolu tarihine tanıklık eden bir cezaevi olarak kullanıldı. Günümüzde müze olarak ziyarete açılan bu mekânda, 81 yıl boyunca düşünceleri nedeniyle hapsedilmiş gazeteciler, yazarlar, şairler, siyasetçiler gibi kişilerin detaylı bilgileri, ailelerinden sağlanan özel eşyaları ve cezaevi dönemlerine ait fotoğraflar sergilenmektedir.
Müzenin kütüphanesi, Türkiye’nin siyasi tarihinde iz bırakmış isimlerin yazdığı kitaplar, çeşitli dönemlere ait önemli yayınlar, o dönemin aktörlerinin mahkeme kayıtları, hüküm belgeleri ve aynı zamanda nadir bulunan, günümüzde bulunması zor olan yayınların ilk baskıları gibi öğeleri içerir ve bu sayede tarihi bir arşiv niteliği taşır.
Hamamönü
Tarihi Ankara evleri sanat atölyelerine, galerilere, müzelere, kafelere, restoranlara ve hediyelik eşya dükkânlarına dönüştürülmüş, bu bölge Ankara’nın en zarif ve etkileyici bölgelerinden biri haline gelmiştir. Mehmet Akif Ersoy’un yaşamını sürdürdüğü ve İstiklal Marşı’nı yazmış olduğu evde burada yer almaktadır.
Mehmet Akif Ersoy’un Kurtuluş Savaşı zamanlarında Ankara’da yaşam sürdüğü ve pek çok şiirini yazmış olduğu ev, günümüzde Mehmet Akif Ersoy Müze Evi olarak faaliyet göstermektedir. Tarihte Taceddin Dergâhı olarak adlandırılan bu yer, Taceddin Şeyhi tarafından savaş senelerinde şaire tahsis edilmiş. Tarihi Ankara evlerinin en nadide misallerinden biri olan bu evde, Mehmet Akif Ersoy’a ait eşyalar ve kitaplar bulunmaktadır. Samanpazarı, çevre köylerden getirilen ürünler, burada bulunan Çengelhan, Çukurhan ve Pilavoğlu Hanı gibi yapıların büyük depolarında saklanırmış. Bu bölgede şehrin en canlı ticaret faaliyetlerini gözlemleyebilirsiniz. Günümüze kadar uyumlu bir şekilde gelmiş olsa da, hala eski Anadolu kasabası atmosferini koruyan özel bir bölgedir.