Türkiye’nin doğu uç noktasında yer alan Ani Harabeleri, binlerce yıllık insanlık tarihi ve pek çok medeniyet tarihi hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz bir mekan olarak görülüyor. Kars’a gelenlerin gezi rotasının ilk sırasında yer alıyor Ani Harabeleri. Ülkemiz adına en önemli antik kent yerleşim yerlerinin başında geliyor. Farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığından ve de bir geçiş noktası görevi gördüğünden dolayı bünyesinde oldukça farklı medeniyetlere sahip kalıntılar barındırıyor.
Ani Harabeleri Nerededir?
Ani Harabeleri; bir ören yeri olup, Kars’ın Arpaçay ilçesinde, Ermenistan sınırına yakın bir köy olan Ocaklı’da yer alıyor. Doğu Anadolu’nun kuzeydoğu bölgesinde kalan Ani Harabeleri Kars ilinin güneydoğusunda kalıyor. Kars merkezinden yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta bulunan Ani Harabelerine özel araçla yolculuk yaklaşık 30 dakika kadar sürüyor. Arpaçay Nehri, kıvrımlar oluşturarak Ani Harabelerinin kıyısından geçiyor ve görsel şölen oluşturuyor. Etrafı el değmemiş vadiler ve dağların muhteşem manzarasıyla çevriliyor. Göz alıcı manzaranın yanı sıra harabenin bünyesindeki katedral kalıntısı, altı kadar kilisenin kalıntıları, Anadolu’daki ilk Türk camisi, bu bölgede yaşayan medeniyetlerin özgün mimarisini yansıtan kent kapıları, kervansaraylar, Selçuklu Sarayı ve bu bölgede yaşadığına inanılan şahmeranın işlendiği taş yapılar bu muhteşem yerin önemini artırıyor.

Ani Harabeleri Tarihi
Demir Çağı’ndan günümüze kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Ani merkezi, ilk başlarda Nairiniler ve Urartular tarafından ülke topraklarına dahil ediliyor. Daha sonraki zamanlarda Ermeniler tarafından bu toprakları ele geçiriliyor ve Pakraduni Hanedanlığının Ermeni hükümdarları zamanında başkent yapılıyor. 11. ve 12. yüzyıllara ait İslam mimarisinin örneklerini de barındıran bu harabeler, 2012 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınıyor ve 2016 yılında da Dünya Mirası olarak tescilleniyor.
Ermeni Krallığı’nın başkentliğini yapan Ani merkezinin, İpek Yolu’nun da bir kısmının bu merkezden kontrol edilmesi sayesinde gelişmesi hızlanıyor. 10. ve 11. yüzyıllarda en iyi dönemlerini yaşayan Ani bölgesi, ilerleyen zamanlarda Bizans, Selçuklu ve Gürcistan egemenliğine giriyor. Bu dönemlerde de ticari kervanların geçiş noktası oluyor ve önemi bir hayli artıyor. 1939 yılında yaşanan büyük deprem ve onun yanında yaşanan Moğol istilası şehri yıpratıyor ve eski ihtişamlı günleri geride kalıyor. Daha sonraları bölgeye birkaç medeniyet de hükmediyor ve 1579’da Osmanlı Devleti’nin bir parçası oluyor. 17. yüzyıl başlarına kadar bölge küçük bir yerleşim yeri olarak yaşamaya devam ediyor. Son keşişler de Kızkale’den ayrılınca 1735 yılında kentte yaşayan kimse kalmıyor.
19. yüzyıl başlarında Avrupalı gezginler tarafından keşfedilen Ani bölgesi, Avrupa’daki akademik dergilere konu olmaya başlıyor. 1878 yılında Rus İmparatorluğu’nun Transkafkasya bölgesine dahil olan Ani, ilk arkeolojik kazılar yapıldığında St. Petersburg Bilimler Akademisi tarafından direkt olarak destekleniyor. Birinci Dünya Savaşı sürerken, Osmanlı askerleri 1918 yılında Kars’ı ele geçirince burada yapılan arkeolojik kazılarda bulunan eserlerin birçoğu kurtarılıyor ve günümüzde halen sergilenmesine devam eden Erivan Devleti Ermeni Tarihi Müzesi’ne devrediliyor. Günümüze kadar pek çok yağmayla karşı karşıya kalan Ani bölgesi, orada bulunan eserlerin tahrip edilmesi ve yok edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Bu yağmalar Ani Harabelerinin günümüzdeki harap hale gelmesine sebep oluyor. Ancak geçen onca zamana ve insanların yıpratıcı etkilerine rağmen bu harap haliyle bile tarih severleri büyülemeye devam ediyor.

Ani Harabeleri Gezisinde Bilmeniz Gerekenler
Kars merkezinden yaklaşık 45 kilometre mesafede olan Ani Harabelerinin bulunduğu bölgeye yolculuk özel araçla 30 dakika kadar sürüyor. Ani Harabelerin bulunduğu merkeze Kars merkezinden günde belirli saatlerde otobüs ve minibüs seferleri de düzenleniyor, Ayrıca bölgenin görülmesi için özel turlarda bulabiliyorsunuz. Size uygun olanı tercih edebilirsiniz. Ani Harabeleri gezisi yaklaşık olarak 2-3 saat sürebiliyor. Harabelerin bulunduğu yer çok geniş bir alanda olduğu için yürüyerek gezmek biraz sizi zorlayabiliyor. Bölgeyi görebilmeniz için belirli bir ücret mukabilinde akülü araçlar bulunuyor ve bu araçları kullanan yerli halk bölge hakkında oldukça derin bilgileriyle sizi aydınlatıyor. Ayrıyeten orada bulunan rehber hizmetinden de faydalanabiliyorsunuz.
Ani Harabelerini gezmek için bir izne ihtiyaç duyulmuyor. Sezonlarına göre harabelerin ziyaret saatleri değişiklik gösterebiliyor. Hafta içi ve hafta sonu ziyaretçilerine açık olan bölgeye giriş ücretli olup müzekart ile ücretsiz giriş imkanı da tanınıyor. Belli bir ücret karşılığında alınan müze kartlarla bir yıl boyun müze ve ören yerlerine girişiniz ücretsiz oluyor. Öğretmenlere, öğrencilere ve 65 yaş üstü vatandaşların girişlerinde ücret alınmıyor. Antik kentin girişinde lavabolar, çay içip soluklanacağınız mekanlar da bulunuyor. Girişe yapılan taş bina içinde bulunan yerin manzarası da göz alıcı görünüyor. Bazı antik kentlerin yakınlarında bulunan çocuk oyun alanları ya da parkları gibi bir hizmeti maalesef bulunmuyor. Eğer çocuğunuzla gitmeyi planlıyorsanız bu bilgiye de ihtiyacınız olacak diye düşünüyoruz. Bölgeye kış aylarında gitmeyi planlıyorsanız yanınızda mutlaka kalın kıyafetler bulundurmanız gerekiyor. Çünkü Doğu Anadolu Bölgesi’nin sert karasal iklimi iliklerinize kadar işliyor.
Ani Harabeleri ile Çıldır Gölü birbirine oldukça yakın konumlarda yer alıyor. Ani Harabelerine giden ziyaretçilerin çoğu buradan Çıldır Gölü’nü de görmeye gidiyor. Kars merkezinden isterseniz taksilerle iki bölge gezisi için anlaşabiliyor isterseniz de Kars Belediyesi’nin hizmeti olan minibüs ya da otobüslerle bölgeyi ziyaret edebilirsiniz. Mesafe çok uzak olmadığından gidiş dönüş ücretleri çok cep yakmıyor.

Ani Harabelerindeki Eserler
1001 kilise şehri ya da 40 kapılı şehir olarak da bilinen Ani’nin yeryüzündeki kalıntılarının yanı sıra tarihi 1880’lere uzanan bir de yeraltı kenti bulunuyor. Bu yeraltı kentinde çokça mağara ve 823 yapı olduğu biliniyor. Ani Harabelerinin etrafındaki şehir surları, 8 kadar kilise, Selçuklu Sarayı ve Anadolu’daki ilk cami olma özelliği taşıyan camisi halen ayakta durabilen önemli yapılar olarak göze çarpıyor. Aslanlı Kapı, şehre girişlerde göz alıcı güzelliğiyle sizleri karşılıyor. Ani Harabeleri iki yanından Arpaçay Kanyonu ile çevrili olan şehir 10. yüzyıla ait olan bu surlarla korunuyor.
Ani Katedrali olarak bilinen yapı Meryem Ana Kilisesi olarak da kayıt altına alınıyor. Meryem Ana Kilisesi’nin, 989 senesinde İstanbul’da bulunan Ayasofya’nın kubbesinin onarım işini üstlenen mimar Trdat tarafından yapıldığı biliniyor. Benzerlerine göre yüksekliğiyle dikkat çeken yapıda düşey hatlar dikkat çekiyor.
Dikran Honentz Kilisesi, vadi içinde yer alıyor. 1215 senesinde bir onarım yapılıyor ve Ermeni kilise geleneğine göre zenginleştirilmiş fresklerle (kireç suyunda eritilmiş madeni boya ile sıvanmış duvar üzerine yapılan resim sanatı) göz alıcı güzelliğe bürünüyor. Yapıdaki fresklerde Ermenilere Hristiyanlığı getiren Aziz Gregor’un hayatından sahneler görebiliyorsunuz. Ebu’l Menuçehr Camii, Türklerin bu bölgeyi fethinden sonra Anadolu’da yani Türkiye topraklarında inşa edilen ilk cami olma özelliği taşıyor. Cami, araştırmalar öyle gösteriyor ki daha önceki bir yapının üzerine inşa ediliyor. 14. yüzyılda bir tadilattan daha geçtiği biliniyor. Ani Harabeleri kalıntıları arasında arkeolojik alanların dışındaki müstahkem bir tepede yer alan Zakare Mkhrgrdzeli’nin Kızlar Kilisesi ismiyle bilinen bir kilisesi daha bulunuyor.Yine bir kilise olan Abugamir Pahlavuni Kilisesi’nin, 1020’de inşa edildiği düşünülüyor. İslam mimarisi ve Selçuklu mimarisinden eserler sergileyen göz alıcı kiliselerden biri oluyor.