Antalya, hem doğal güzellikleri hem de zengin kültürel mirasıyla öne çıkan bir tatil beldesi olarak bilinir. Bu güzel kenti daha yakından tanımak için bir konferans ziyaretiniz sırasında keşfetme fırsatı buldunuz. Antalya, sadece aşırı sıcakların ve güzel plajların değil, aynı zamanda yıl boyunca turistleri ağırlayan bir destinasyon olarak da ün kazanmıştır. Antalya’nın güneş, deniz ve kum üçlüsüyle özdeşleştiği doğru, ancak bu şehir aynı zamanda Antik dünyanın kapılarını aralayan önemli bir merkezdir.
Antalya ve çevresinde toplamda 38 antik kent bulunmaktadır. Antalya il sınırları içinde 2 havaalanı bulunmaktadır: Antalya Havalimanı ve Gazipaşa (Alanya) Havalimanı. Gazipaşa Havalimanı, özellikle Alanya bölgesi için daha uygun bir seçenek olarak kabul edilirken, Kemer, Kaş ve Antalya şehir merkezi gibi batıdaki bölgeler için ise Antalya Havalimanı tercih edilmelidir. Bu havaalanlarına Antalya’ya ulaşmak için başvurabilirsiniz. Ayrıca, birçok otobüs firması tarafından Antalya’ya otobüs seferleri düzenlenmektedir. D400 Mersin, D650 ve D685 gibi karayolları da Antalya’ya erişmek için kullanabileceğiniz yollar arasındadır.

Şehrin Tarihi
Bergama Kralı tarafından kurulan Antalya, bugünkü Kaleiçi bölgesinde yer almaktadır. Kral Attalos’un bu muhteşem cenneti bulduğu yere kendi adını verdiği söylenir. MÖ 2. yüzyılda, Bergama Krallığının Romaya miras bırakılmasıyla Antalya, Roma egemenliğine girmiştir. Roma dönemi ve sonrasında, Antalya antik dünyanın birçok medeniyetine ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle Antalya’nın her köşesinde tarihi izlere rastlamak mümkündür.
Antalya’nın yaklaşık 30 kilometre kuzeybatısında yer alan Termessos Antik Kenti, deniz seviyesinden tam 1.150 metre yükseklikte bulunan etkileyici bir antik kenttir. Bu yüksek konumu, geçmişte düşman saldırılarından korunmayı mümkün kılmış ve aynı zamanda modern çağın çevresel etkilerinden de izole olmasına neden olmuştur. Termessos Antik Kenti, kökeni Anadolu’nun en eski halklarından olan Luviler dayanan Solymler tarafından kurulmuştur. Son yerleşimcileri ise Romalılar olmuştur.
Termessos Antik Kenti’nin etkileyici özelliklerinden biri, muhteşem Pamfilya Vadisi manzarasına sahip olmasıdır. Ayrıca Güllük Dağı Milli Parkı’nın enerjisi bu bölgeyi daha da özel kılmaktadır. Bazı gezginler, benzer bir coğrafi cazibe ve tarihî önem taşıdığı için Termessos Machu Picchu ile karşılaştırmaktadır. Güllük Dağı Milli Parkı ve Termessos, UNESCO tarafından koruma altına alınmış ve Karma (Doğal ve Kültürel) Miras listesine dahil edilmiştir.
Termessosunn tarihi, M.Ö. 333 yılında Büyük İskender’in bölgeyi istila etmeye çalışmasıyla sahneye çıkar. Ancak İskender, Termessosu ele geçirmekte zorlandığını anlayarak geri çekilmiş ve seferine devam etmiştir. İskender’in ölümünden sonra, Ptolemyler kenti işgal etmiştir. Ancak Roma döneminde, Termessos bağımsız bir şehir haline gelmiş ve kendi adına sikkeler bastırmıştır. Ne yazık ki, Bizans dönemi ve sonraki dönemlerde Termessosun tarihi hakkında elimizde pek bilgi bulunmamaktadır. Bu dönemlere ait kayıtların eksikliği, bu antik kentin sonraki tarihçesini aydınlatma konusunda zorluklar yaratmaktadır.
Gezilecek Yerler
Antik kente ulaşmak dar ve dik bir yol gerektirir, bu nedenle buraya ulaşmak bazen oldukça meşakkatli olabilir. Ancak bu zorluklar, antik kentin özel ve büyüleyici atmosferi ile ödüllendirilir. Termessos, hem kazı çalışmalarına tabi tutulmamış hem de insan müdahalesinden korunmuş bir yer olarak, tarihî değerini ve enerjisini muhafaza etmiştir.Termessos Antik Kenti, iki temel bölüme ayrılır: aşağı şehir ve yukarı şehir (Akropol). Kentin en dikkat çeken kalıntıları arasında şehir surları, kuleler, kral yolu, Hadrian Kapısı, gymnasium, agora, tiyatro, odeon, mezarlar, kemerler ve drenaj sistemi bulunmaktadır. Bu antik kentte çok sayıda tapınak ve büyük bir mezarlık alanı bulunur. Özellikle göz alıcı kalkan motifli mezar taşları, zengin mezar çeşitliliği ve savaşçı temasıyla dikkat çekmektedir.
Artemis Hadrianus Tapınağı
Termessos Antik Kenti’nde bulunan Artemis Tapınağı, İon düzenine sahip ve şehrin koruyucu tanrıçası Artemis ithaf edilmiştir. Bu etkileyici tapınağın girişi, ünlü Roma İmparatoru Hadrian anısına inşa edilmiştir.
Sütunlu Cadde
Hamamın güneybatısında, sıralanmış dükkânlarla çevrili sütunlu bir cadde bulunmaktadır. Ayrıca, kanalizasyon şebekesinin ustaca inşa edildiğini gösteren kanallar da bu bölgeye yakın bir konumda görülebilir.
Kral Caddesi
Termessos halkının katkılarıyla M.Ö. 2. yy.’da yapılmış olan Kral Caddesi, gelişen şehrin surlarının yanından geçer ve düz bir yol olarak şehir merkezine kadar ilerler. Şehir kapısının doğusundaki duvarlarda ise kehanetler içeren yazıtlar ve zarlar görülmektedir.
Osbaras Stoası
Osbaras Stoası, agoranın etrafında yer alan ve küçük dükkânlar olarak tanımlanabilen yapılar topluluğuna verilen isimdir. Bu stoaların, yapının inşa ettirildiği düşünülen Osbaras isimli bir kişi tarafından yaptırıldığına inanıldığı için bu isimle anılmaktadır.

Tiyatro
Pamphylia Ovası’nın üstünde yüksek bir noktada bulunan tiyatro, şüphesiz Termessos Antik Kenti’nin en etkileyici yapısıdır. Bu tiyatro, 4.000 ile 5.000 seyirciyi ağırlama kapasitesine sahiptir. Tiyatronun arkasında uzanan muhteşem dağ manzarası, burayı adeta Machu Picchu’ya benzetmektedir.
Agora
Açık hava pazar yeri olarak kullanılan Agora, üç yanı sularla çevrili bir alandır. İki katlı stoa, M.Ö 150-138 seneleri arasında Pergamon Hükümdarı II. Attalos tarafından inşa edilmiş ve bu yapı, Pergamon ile Termessos arasındaki dostluğun bir göstergesi olarak Termessos’a hediye edilmiştir. Kuzeydoğu stoa ise muhtemelen II. Attalos’un stoasını taklit ederek, varlıklı bir Termessoslu olan Osbaras tarafından inşa edilmiştir.
Tapınaklar
Termessos Antik Kenti’nde farklı boyutlarda ve tarzda toplam 6 tapınak yer alıyor. Bu tapınaklardan 4 tanesi odeonun yanında kutsal kabul edilen bir alanda yer almaktadır. Odeonun hemen arkasındaki tapınağın, şehrin ana tanrısı Zeus Solymeusa adanmış olduğu düşünülmektedir. Odeonun güneybatı köşesinde bulunan diğer tapınak ise Artemis’e ithaf edilmiştir.

Yukarı Nekropol
Termessos Antik Kenti’nin en büyük mezarlığında yaklaşık 1.000 kadar lahit bulunmaktadır. Bu lahitler arasında Termessoslular’ın savaşçılıklarını yansıtan kalkan motifli lahitler oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır.
Kaya Mezarları ve Ölü Kültü
Termessos Antik Kentinin güneyi, batısı ve kuzeyi boyunca, çoğunluğu şehir duvarları içine oyulmuş çok sayıda mezar taşı bulunmaktadır. Bu geniş mezarlık alanındaki mezarların çeşitliliği ve süslemeleri oldukça dikkat çekicidir. Bu mezarlar arasında Büyük İskender döneminin önemli komutanlarından Alketasın mezarı da bulunmaktadır.

Alketas Mezarı
Alketas, Büyük İskender’in ölümünden sonra M.Ö 319 yılındaki generallerden Antigonos Monophtalmosa karşı savaşmak için hazırlıklara başlayan önemli bir komutandı. Ancak sayıca üstün düşman güçlerinin karşısında yenilerek anlayarak, arkadaşlarıyla birlikte Termessos Antik Kenti’ne sığınmıştır. Antigonos, Alketas’ın kendisine teslim edilmesini istemiş ve kentteki yaşlıları ile önde gelenleri Alketası teslim etme kararı almışlardır. Gençler bu karara karşı çıkmış olsalar da, parçaları dinletememişlerdir. Alketas, düşmana teslim olmayı anlayarak intihar etmiştir. Yaşlı Termessoslular, Alketasın cesedini surlardan aşağı indirerek Antigonosa teslim baktı. Ancak Antigonos, Alketas’ın cesedini elekten geçirdikten sonra 3 gün boyunca sürekli olarak büyülenmiş ve kokmaya başlayan cesedi gömmemiştir. Genç Termessoslular, Alketasın parçalanmış cesedini kente taşıyarak gereken saygıyı göstermiş ve onu törenle gömmüşlerdir. Ayrıca doğal olarak kayalara oyulmuş güzel bir doğum dikmişler ve bu birikimi çok sayıda kabartma ile süslemişlerdir.