Belçika, Avrupa’nın ortaçağı anımsatan mimari eserleri, leziz çikolataları, esaslı tarihi mazinin sezintilerini yansıtan kentleri, eşsiz doğası ve tarih kokan müzeleri ile misafirlerini adeta büyülüyor. AB’nin başkenti olarak adlandırılan ve kabul gören bu ülkenin, emsali olmayan uluslararası kurumları bünyesinde barındırması sebebi ile oldukça çok yabancı nüfusu mevcut. Bürokrasi kültürünün de esintisi ile uzaktan bakıldığında soğuk ve dost canlısı değilmiş hissi verse dahi Belçika, zamanın her zerresini dolu dolu geçirebileceğiniz muhteşem sokakları, ortaçağ tarzı muazzam mimari eserleri, leziz meşhur belçika çikolataları, esaslı tarihi şehirleri ve eşsiz doğası ile ziyaretçilerini kendine hayran bırakan bir ülke. En nitelikli mağazalara sahip modern kentlerden yerli halkın en içten halini görebileceğiniz ufak köylerine dek ziyaretçilerin oldukça seveceği bir yer burası.
Belçika Gezi Rehberi
Belçika, Avrupa Kıtası kuzeybatısında bulunuyor. Fransa, Almanya, Lüksemburg ve Hollanda ile sınırı bulunan Belçika 31.000 km²’lik bir alana yayılmış durumda. NATO ve AB’nin kurucu üyeleri içerisinde bulunan ülke, Hollanda ve Lüksemburg ile beraber Benelüks takım devletlerinden biri olma özelliğini taşıyor.
Geçmişi M.Ö. 1. yy.’a dek uzanan ülkede tarihi belgelere kaydedilen ilk yerleşimci halk Roma halkı. Yerleştikleri bölgeyi Gallia Belgica olarak adlandırılan Romalılar, burayı merkez noktadan idare etmiş. Kavimler Göçü’nün sonrasında Franklar’dan Merovenj Hanlığına teslim edilen bölgenin idaresi uzun seneler toprak ağaları ve küçük toplulukların elinde olmuş.
1600-1700’lü yıllarda Fransa-İspanya ve Fransa-Avusturya’nın güç savaşına şahit olan Belçika toprakları, 1815 yılında Birleşik Hollanda Krallığı’nın bölümü olma özelliği kazanmış. 1830 yılında yaşanmış olan Belçika devrimiyle bağımsızlığına ilan eden Belçika, I. ve II. Dünya Savaşları’nda Naziler tarafından ele geçirilmiş.
Tarihte Afrika’da pek çok sömürge devleti inşa eden Belçika’nın, Avrupa Kıtasının en varlıklı medeniyetlerinden biri olmasının sebeplerinden biri de sömürgelerden Belçika’ya gelen madenlerin etkisi.

Halkın büyük kısmını Felemenk, Alman ve Fransızlar oluşturan Belçika’da 11 milyondan fazla insan hayat sürüyor. Ülkede Felemenklerin yaşamını sürdürdüğü yerlerde Felemenkçe, Fransızların yaşamını sürdürdüğü yerlerde Fransızca, Almanya’ya daha yakın bölgelerde de Almanca ağırlıklı konuşma dili görmek mümkün.
Avrupa kıtasının en fazla yeşil alana sahip olan yeri olarak bilinen ülkenin, şehirlerinin ortasında yer alan mazzam güzellikteki yeşilliklerini gördüğünüzde, buna sonuna dek layık olduğuna şahitlik edeceksiniz. Yerli halkın düzene harfiyen uyum göstermeleri ve sakinliğe ve dinginliğe gösterdikleri önemin yanında, şehirlerdeki mimari tarz da Belçika’yı daha yaşanabilir bir ülke haline getiriyor. Ülke adeta sukûnet kelimesini size yansıtıyor.
Belçika’da ziyaret etmek aklınıza orta çağ mimarilerini, muhteşem kanalları, leziz biraları ve dünyaca ünlü çikolataları getirmeli. Fakat bu harika ülkede bu yazdıklarımızın çok daha fazlası size kucak açacak. Zamanın yavaş aktığını, yerli halkın arkadaş canlısı ve misafirlere karşı ne kadar nazik olduğuna şaşıracaksınız.
Belçika Gezilecek Yerler
Belçika ve AB’nin başkenti olma özelliğini taşıyan, dünya üzerinde pek çok müessesenin merkezinin bulunduğu çok uluslu bir kent olan Brüksel, masalsı atmosferi ile kanalların çevresinde kurulmuş olan Brugge, elmas imalathaneleri ve son derece yoğun limanı ile Antwerp, Belçika’nın saklı kalmış harika şehri Gent, ülkede muhakkak görülmesi gereken yerlerden yalnızca birkaçı.
Belçika ziyaret edilmesi çok basit ülkelerden biri olma özelliğini taşıyor. Ülkede İngilizcenin genel olarak çok konuşulan bir dil olması, ufak bir ülke olma özelliği, nizami kentleri ve arkadaş canlısı yaklaşım Belçika’ya her sene oldukça büyük oranda misafirin gelmesini sağlıyor. Şayet 2-3 gün sürecek kısa bir tatil planlıyorsanız Belçika için hemen bir varış noktası belirleyebilirsiniz, şayet daha uzun vaktiniz varsa tüm güzelliklere şahit olabileceğiniz bir rota belirleyebilirsiniz. Tarih kokan tatil ve keyif dolu manzaralar sizi adeta büyülecek!

1. Brüksel
Ülkenin başkenti ve ayrıca AB’nin de başkenti olma özelliğini taşıyan Brüksel’in, Avrupa politikasına öncülük eden pek çok kuruluşun genel merkezi yer alıyor. Bu sebeple Brüksel’in çok bürokratik bir atmosferi olduğu düşüncesine kapılabilirsiniz. Fakat şehir, hareketli kültürel yapılar, üretkenliği, enteresan mekanları ve farklılığı sizi şaşırtacaktır. Şehir küçük fakat içerisinde çok fazla kişilik barındıran bir yer, Felemenk, Alman ve Fransız kültürünün birbirine karıştığı şehirde bulunan Avrupalı devlet adamları, Kongo, Türkiye ve Fas’tan buraya gelmiş olan göçmenler dolayısıyla her çeşit kültürü beraber görebilirsiniz.
UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan şehrin kalbi Grand Palace’ta atıyor, muazzam Avrupai tarzda mimari ve Ixelles bölgesi, EXPO için dizayn edilmiş olan Atomium Kulesi, Çikolata Müzesi kentte muhakkak görülmesi gereken yerler içerisinde bulunuyor.
Kentin waffle ve çikolatası da ünlü. 1200’lü yıllardan kalma olan kent merkezinde pek çok harika restoran ve bar bulunuyor. Alışveriş için ise sınırsız seçeneğiniz var, bilhassa St. Hubert’in mağazalar, restoranlar ve sinemalarla bezenmiş yerlere bayılacaksınız.
2. Brugge
Belçika’nın Batı Flandra kısmında yer alan Brugge, başkente yaklaşık olarak 100 km mesafede bulunuyor. UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan bu muhteşem şehir, Orta çağdan günümüze hiç bozulmaya uğramadan ulaşmayı başarmış nadir yerlerden. Bu özelliği de şehri son derece popüler ve turistik bir nokta olmasına sebep olmuş.
Bozulmaya uğramamış yapıları, 1100’lü yıllardan günümüze ulaşmayı başarmış olan dik çatılara sahip yöresel hanelerin içerisinde dolaşan kanallar sebebiyle “Kuzeyin Venedik’i” ismi ile de biliniyor. Vikinglerin ruhu ve tarihi bir şehir olan Brugge’da bulunan kanallarda günümüzde bile dolanıyor diyebiliriz. Çikolata, bira, dantel ve çiçek pazarlarıyla meşhur olan bu muazzam kent, Avrupa’nın en fotojenik noktalarından biri.

Tarih kokan şehir merkezi çevresinde parke taşı ile donatılmış olan sokakları, tarihi taş evleri, ufak taş köprüleri ve kanallarında süzülen kuğuları ile Orta çağ varlığını ve yaratıcılığını burada çok net göreceksiniz. Venedik’i hatırlatan kanallarda tekne turu, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda gezerek harika kareler yakalamak ve eşsiz parklarda keyifli yürüyüşler yapmak şehri tam manasıyla burayı tercih etmeniz için geçerli sebepler.
Ziyaret etmesi çok basit fakat bir o kadar da keyifli olan kentte Meryem Ana Kilisesi, Madonna ve Çocuk Heykeli, Kutsal Han Bazilikası ve Belediye Sarayı muhakkak görülmesi gereken yerlerden. Etkileyici güzellikte Belfry Kulesi, tarihi şehir merkezinin kuzeyinde bulunuyor.

3. Gent
Belçika’da, Felemenkçe’nin ağırlıklı olarak konuşulduğu Flaman Bölgesinde yer alan Gent, Schelde ve Lys Nehirlerinin kesiştiği yerde bulunuyor. Ülkenin en saklı güzelliği olan şehir, tam anlamı ile tarih kenti. Orta çağdan günümüze Avrupa’nın en sağlam kentlerinden biri olmuş daima.
Paris’in ardından Alplerin en büyük 2. kenti olarak biliniyor. Zengin tarihi, kentin kilise ve konutlarında kullanılan mimari tarzına baktığınız zaman apaçık gözlerinizin önünde bu gerçek. Kent merkezinin her yeri adeta bir moda akımını başlatacakmış gibi görünüyor ve halen daha Ortaçağ kentinin havasını soluyormuşsunuz hissi yaratıyor. Bilhassa eski Graslei Limanı ve büyük Ortaçağ Katedralleri ile Gravensteen Kalesi bunu en net hissettirecek mekanların başında geliyor. Orta Çağ şehri baştan sona Romantik mimarisi ile etkileyici mimarileri ve meydanları ile sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor.