Hititlerden, Osmanlı Devletine kadar pek çok devletin yönetime giren Bingöl, tarihte büyük devletler tarafından başkent olarak olmasa da, Bingöl’ün yanı başında yer alan komşu iller Elazığ, Erzurum gibi beylik başkentlerinin korunmasında çok önemli rol oynamış. Binlerce yıl öncesinden günümüze kalan kalelerinden, mağaralarına mercek altına aldığımız Bingöl tarihi yerler listemiz sizlerle;
Bingöl tarihi hakkında; Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli yerleşim yerlerinden biri olan Bingöl’ün tarihi MÖ 5000’li yıllara kadar uzanıyor. Urartulardan Osmanlıya kadar pek çok medeniyetin hakimiyet kurmuş olduğu Bingöl ve çevresi, tam manasıyla tarih kokan bir coğrafya olarak bizleri karşılıyor. Şehirde ilk olarak Hitit ve Hurilerin şehirleşmeye başladığı tahmin ediliyor. Urfa ve Mardin’in de içinde bulunduğu topraklarda kurulan şehrin adının “Vasukani” olduğu belirtiliyor. MÖ 1200’li yıllarda, Hititlerin güç kaybetmesinden faydalanan Urartular, bölgeyi ele geçirmiştir. Yaklaşık 500 yıl bölgenin hakimi olan Urartular, Asurlulara mağlup olmuştur. Daha sonra bölgede Med, Pers ve Ermeniler hüküm sürmüştür.
1071 senesinde Anadolu Selçuklularla bölgede başlayan Türk hakimiyeti, 1394 senesinde Akkoyunlular tarafından devam ettirilmiştir. 1514 yılında ise Yavuz Sultan Selim tarafından bölge Osmanlı Devletinin hakimiyetine girmiştir. Kurtuluş döneminin ardından 1926 yılında Elazığ ve 1929 yılında Muş illerine bağlı bir ilçe olan Bingöl, 1936 senesinde vilayet statüsüne kavuşmuş, il merkezi olan Çapakçur’un adı da Bingöl olarak değiştirilmiştir. Bingöl’ün en ünlüleri, yakın tarihimizle ilgili olarak “33 Şehit Anıtı”, daha eski zamanlara ait “Kral Kızı Kalesi” Bingöl’ün en ünlü tarihi mekanları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Bingöl için gezi rotası, her ne kadar tarihi bir nokta olmasa da Bingöl’e gelenler için “Yüzen Adalar” kesinlikle görülmesi gereken yerlerin içinde bulunuyor. Bu doğal güzellik Solhan ilçesinin Hazarşah Köyünde bulunuyor. Kış aylarında gezmek isterseniz Haserek Kayak Merkezini de ziyaret ederek kayak yapmanızı öneririz. Karlıova’da gün doğumu ise şahane hisler yaşamak için görmeniz gereken yerler arasında bulunuyor. Tabi ki muhteşem yöresel lezzetleri içinde barındıran Bingöl yemek kültürünü de kesinlikle deneyimlemenizi tavsiye ediyoruz. Bingöl’e geldiğiniz zaman Müzekart ya da başka bir turist kartına ihtiyaç duymadan bütün tarihi yerleri gezebilirsiniz.

Mağaralar
Zağ Mağarası
Geçmişi MS 5. yüzyıla kadar uzanan tarihi Zağ Mağarası, devasa bir kayanın içine elle oyularak şekillendirilmiş. Erken Bizans döneminden günümüze kadar gelmiş bu tarihi miras, uzun yıllar Roma İmparatorluğu’ndan baskı altındaki Hristiyanların gizlendikleri ve hayatlarını sürdükleri bir yaşam alanı olarak kullanılmış. Beş ayrı kattan oluşan mağara, yapıldığı zamanlarda oldukça zorlayıcı olabilecek mimari oluşumları bünyesinde barındırıyor. Katlar arası merdivenden, odalar arasında geçiş sağlayan kapılara kadar oldukça düzenli bir şekilde inşa edilen mağaranın bazı odaları, tahıl ve içki gibi gıdaların depolanması için de özenle oyularak kullanılır hale getirilmiş. Yerden yaklaşık 300 metre yükseklikte yer alan bu büyük mağara, eski bir apartman diyebiliriz. Özellikle bahar mevsiminde mağaranın bulunduğu bölgeyi ziyaret ederseniz yeşillikler içinde muazzam bir doğa da burayı cazip hale getiriyor. Zağ Mağarası’nı ziyaret etmek isterseniz, Bingöl’ün Solhan İlçesi’nin 18. Kilometresinden sonra yolu takip ederek ulaşabilirsiniz.
Kiğı Çiçektepe Köyü Mağarası
Bingöl’ün tarihi mağaralarından biri de, Kiğı ilçesinin Çiçektepe Köyünde bulunan Çiçektepe Köyü Mağarası. Yapılış tarihi ve geçmişi tam olarak bilinmese de, oldukça eskiye dayanan bir geçmişe sahip olduğu düşünülen mağaranın konumu dik bir yamacın üzerinde yer alıyor. Elle oyularak kaya parçalarına şekil verilmesiyle ortaya çıkarılan yaşam alanı içerisinde, hayvanlar için hazırlanan ahırdan, çocukların beşiğine kadar pek çok oyma yapı bulunuyor. Konumu engebeli arazi üzerinde yer alan mağaranın önünden geçen yolun ise, Erzincan’a kadar gittiği tahmin ediliyor.
Kübik Mağarası
Bingöl’de yer alan tarihi Kübik Mağarası, maalesef ki hakkında en az bilgi olan bir mağara. Bingöl’ün Karlıova ilçesinde bulunan mağara, tarihi verilere ve yapılan çalışmalara göre net olarak bilinmese de Cilalı Taş ve Tunç Çağı’ndan günümüze kalmış tarih olduğu öngörülmekte. İçerisinde yer alan duvarlarda el oymaları bulunan mağara, işlemeleriyle gelenlerin dikkatini bir hayli çekiyor.
Kaleler
Kral Kızı Kalesi
Dano Hini ismi ile de bilinen bu tarihi kale, Bingöl gezisinde mutlaka rotanızı oluşturmanız gereken tarihi yerlerden birisidir. Bingöl şehrinin Genç ilçesi sınırlarında bulunan bu kale, ilçeye yaklaşık 2 kilometre gibi yakın bir mesafede yer alıyor. Fakat bölgeye geldiğinizde büyük bir kale görüntüsü göremeyeceğinizi de söylememizde fayda var. Geçmişten günümüze sadece birkaç duvar kalıntısının bulunduğu bu tarihi Kral Kızı Kalesi, İranlıların eski devleti olan Pers İmparatorluğu zamanında inşa edilmiş. Kalenin geçmişte Genç ilçesine adını verdiği bir rivayet bulunuyor. İlçenin eski ismi olan “Dara” isminin bu kaleden geldiği ve Darahini olarak anıldığı ifade ediliyor.
İmparatorun kızı için yaptırdığı bu kale, günümüzde mesire alanı olarak kullanıldığı için tam olarak bir tarihi eser gibi gözükmese de, geçmiş yıllarda bölgede neler yaşandığının düşünmek için ziyaret edilmesi gereken yerlerden birisi.
Sebeterias Kalesi
Pek çok farklı kaynaklarda yanlış şekilde yansıtılan kale fotoğraflarına rağmen, şehirde en az kalıntısı bulunan kale maalesef ki Sebeterias Kalesi, şehrin Genç ilçesinde bulunan kale kalıntıları, Genç Köprüsü’nün yanında yer alıyor. Murat Vadisi’nin üzerindeki kaleyle ilgili kapsamlı bir tarih araştırması olmadığı için çok fazla net bir bilgi maalesef bulunmuyor. Kalenin beşgen bir formda ve iri taşlarla yapıldığı düşünülüyor. Urartular zamanında Kral Menaus tarafından Bingöl’deki verimli toprakların elde tutulması amacıyla inşa edildiği tahmin edilen kaleden günümüze birkaç sur kalıntıları kalmış. Yakın zamanda tadilat yapılması planlanan kalenin bulunduğu alanı, tarih meraklısı iseniz ki şuan Bingöl tarihi yerler hakkında bir yazıyı okuyorsanız seviyorsunuz demektir.
Kiğı Kalesi
Net olarak kim tarafından ya da ne zaman yapıldığı bilinmeyen Kiğı Kalesi, oldukça dik ve sarp kayalıkların bulunduğu bir alanda yer alıyor. Kalenin Bizanslılar döneminde şehre inşa edildiği düşünülüyor. Günümüze ne yazık ki harabe olarak ulaşan kale, şehir merkezine 75 km mesafede yer alıyor ve “mucit duvarı” olduğu düşünülen küçük bir kısmı ayakta kalmış. Kaleye, şehir merkezinden kalkan minibüslerle ulaşabilirsiniz ancak dik bir yamaçta bulunduğu için bir miktar zorlu bir yoldan gitmeniz gerektiğini de belirtmiş olalım.

Camiler
İsfahan Bey Camii
Bingöl’ün tarihi camisi olan İsfahan Bey Cami, bölgede günümüze kadar ulaşabilen tek tarihi cami olarak biliniyor. Günümüze gelene kadar çok fazla zarar gören cami, yapılan restoreler sonucunda günümüze kadar sağlam bir şekilde gelebilmiş. Akkoyunlu mimarisinin izlerini taşıyan İsfahan, 16. yüzyılda inşa edilmiş. Kesme ve dikdörtgen taştan inşa edilen cami, son yıllarda görünüş olarak biraz değişime uğramış olsa da, tarihi dokusunu hala hissettirebiliyor. Minberi ve mihrabı ile oldukça dikkat çeken cami, Bingöl’e gelenlerin bir kere de olsa mutlaka ziyaret etmesi gereken mekanlardan birisi. Cami, aynı zamanda Bingöl’de ziyaret edilebilecek en eski camilerden biri olma özelliğini de taşıyor.