İtalya’nın Emilia-Romagna bölgesinin tarihi başkenti olan Bologna, gezip görülecek mekanları ve yapılacak turistik aktiviteleriyle 2-3 gününüzü keyifle geçirebileceğiniz popüler kentlerden biri. Bologna, büyük bir şehir olsa da, gezinmesi oldukça basittir. Tarihi yapıları, kiliseleri ve Batı dünyasının en eski üniversitesi ile yüzlerce yıllık zengin bir mirasa sahip olan Bologna’da seyahat edilecek yerler listesi için de iki günlük bir süre yeterli oluyor. Bologna, Venedik, Floransa ya da Roma’ya nazaran turistik bir kent olmasa da, son dönemlerde İtalya’nın en popüler gezi duraklarından biri oluyor. İtalya’da harika bir lokasyonu olan Bolognanın, Floransa güneyinde, Venedik kuzeyinde ve Milano kuzeybatısında bulunuyor. Bu yüzden, ülkenin birçok noktasından Bologna’ya ulaşım çok daha kolay ve hızlıdır.
Asinelli ve Garisenda Kuleleri (Two Towers)
Tatilinizin birinci gününe asırlardır el değmemiş gibi duran şehir merkezinin muhteşem manzarasını seyrederek başlamak isterseniz. Şehrin ana simgelerinden olan bu kuleler, Asinelli Ailesi tarafından 1109-1119 yıllarında yaptırılmış. O zamanda sayıları 180’i bulan bu görkemli yapıların hem ailelerin gücünü göstermek hem de güvenliği sağlamak maksadıyla yaptırıldığına inanılıyor. Asinelli ve Garisenda Kuleleri, şöhretlerini esas olarak eğriliklerine borçlular. Gezi rehberleri, bu kuleleri anlatırken yaklaşık olarak 100 metre uzunluğundaki Asinelli kulesi yeryüzünün en yüksek ve eğik Ortaçağ mimarisi olarak biliniyor. 47 metre boyundaki ikizi Garisenda’da ise bu durum çok daha basit görünüyor.

Basilica di San Petronio
Avrupa’nın 6. en heybetli dinsel mimari yapısı olan Basilica di San Petronio’nun yapılış süresi, 1390 senesinde başlamış. Fakat çeşitli sebeplerden dolayı Gotik tarzdaki bazilikanın yapımı hala maalesef tamamlanamamış durumda. Tüm bunlara rağmen dini yapı, ister manevi değeri ister bünyesinde bulunan önemli eserler aracılığı ile kentte mola veren misafirlerin büyük kısmının ilgisini çekmeyi başarıyor. İç kısımlarda diğer azizlere atfedilmiş çok sayıda şapelin bulunduğu San Petronio Bazilikası’na gittiğinizde, ilk adım yapılış aşamalarını gözler önüne seren çizimler ve modellerle bezenmiş müzeye yönlenebilirsiniz. Müzenin bir diğer salonunda, manevi değerleri bulunan tarihi eserler sizi karşılar. 1984 senesinde ziyaretçilere açılan müzeye gittikten sonra muhteşem manzaranın keyfini çıkarmak için terasa çıkmalısınız. Sadece bazilika ve müzeye giriş ücretsiz, terasa çıkmak isterseniz ücret talep ediliyor.
Sanctuary di Madonna di San Luca
Bologna gidilecek mekanlar listesine ilave etmeniz gereken bir diğer dinsel mimari yapı ise ise kent merkezinin 3,5 kilometre uzağında yer alan Sanctuary di Madonna di San Luca. Yemyeşil vadiler ile kaplı tepenin zirvesine yerleşmiş olan bazilikanın geçmişi 12. yy.’ın başlarına dek uzanıyor. Bugünkü şehrin görünüşüne etkileyici bir tarz katan dinsel mimarinin inşaası Carlo Francesco Dotti’nin dizaynına bağlı kalarak 1723 senesinde yapılmış. Barok görünümdeki Sanctuary di Madonna di San Luca, misafirlerini muazzam şehir manzarası ile adeta efsunluyor. Bundan daha önemli kısmı dinsel yapı içinde Meryem Ana’yı siyahlar içerisinde resmeden ve 12. yy.’da Orta Doğu’dan gelmiş olduğuna inanılan bir tarihi eser yer alıyor. Bu tarihi eseri görmek ve şehrin muhteşem manzarasını seyrederek bu güzelliğe tanıklık etmek isterseniz Piazza Maggiore’den her 30 dakikada bir kalkan treni kullanabilirsiniz.
Archaeological Museum of Bologna
Antik Mısır ve Roma zamanına ait tarihi eserlerle İtalya’daki en güzel Etrüsk koleksiyonunu birlikte görmek size iyi gelecekse seyahat programınıza Archaeological Museum‘u da dâhil etmelisiniz. 15. yy.’da inşaatı biten Palazzo Galvani’de ziyaretçilerini ağırlayan kültürel yapı, 1881 senesinde yapılmış. O günden bu güne tarih meraklısı misafirlerin odak noktası haline gelmiş olan müzede koleksiyonların sergilendiği kısımlar haricinde özel kütüphane de ilginizi çekebilir. Yukarıda da söylediğimiz gibi Bologna Arkeoloji Müzesi’nin tarihi eserleri üç büyük imparatorluğa odaklı durumda. Ancak Kelt ve Yunan hükümdarlıklarının da koleksiyonlarına da göz atarsanız asla pişman olmazsınız. Müzenin yaklaşık 100 bin madeni para ve madalya gibi kıymetli eserleri içinde barındırıyor.
Biblioteca Salaborsa
2001 senesinde önceden belediye binası olarak kullanılan Palazzo d’Accursio’nun kuzeyine gönderilen Biblioteca Salaborsa, misafirlere özel bir kütüphaneden çok daha fazlasını sunuyor. Çünkü Piazza Maggiore’nin kuzeyinde bulunan kültürel alan ziyaret eden kitap severler, kristal zeminden aşağı baktıklarında kentin geçmiş dönemlerine ışık tutuyor.
La Piccola Venezia (Venedik Penceresi)
Fotoğraf için özel bir yer aradığınızda Porta Govese ya da Torresotto dei Piella’nın altından geçerek La Piccola Venezia’ya, böylelikle Küçük Venedik’i keşfe çıkabilirsiniz. Tüm bunların yanı sıra kentin bu huzur dolu köşesinde sizleri karşılayan Venedik Penceresi ile 20. yy.’ın başından beri varlığını sürdüren küçük kanalları görme imkânına kavuşabilirsiniz. Cannale di Reno’nun bir kolu olan Canale delle Moline’ye dökülen Venedik Penceresi, lokasyonu sayesinde kolayca çok özel fotoğrafların karelenmesini mümkün hale getiriyor. Bu kanalın etrafındaki hanelerin oluşturduğu renk cümbüşü ile yetinemezsiniz Via Oberdan ve Via Malcontenti çevresindeki pencereleri de tercih edebilirsiniz.
Basilica of San Domenico
Şehrin tarihi ve sanatsal değerlerine vurgu yapan Basilica of San Domenico’nun 1238 senesinde inşaatı tamamlanmış. Bazilikanın yapımına doğru giden yolda Dominikan Tarikatı’nın kurucusu Guzmanlı Aziz Domenico olmuş. 13. yy.’da kente gelen din adamı, şu an bazilikanın yer aldığı yerde yükselen San Nicolò delle Vigne Kilisesi’ni ve papaz evini satın almış. Aziz Domenico’nun ölümünden sonra müritleri, kendi anısına var olan kiliseleri yıktırıp daha ihtişamlı bir kilisenin yapılmasına karar vermişler. Romanesk ve Rönesans şeklinde mimari yapı detayları içinde bulunduran Basilica of San Domenico’nun iç mimarisinin çeşitlenmesinde, Bergamo ve Michelangelo gibi ünlü sanatçıların payı çok büyük.

Quadrilatero Market
Eğer yerli kültürel yapıyı yansıtan hediyelikler satın alma isterseniz tarihi Roma zamanına dek uzanan ve en iyi gelişimini Ortaçağda yaşayan Quadrilatero Market’i Bologna gidilecek mekanlar listenize ilave etmenizde fayda var. Bir dönemler kuyum, balıkçı, berber ve ressam derneklerinin merkezi lokasyonunda bulunan kurulu pazar, sosyal bakımdan da son derece çeşitli içeriği mevcut. Kafeleri gün boyu dolup taşan Quadrilatero’daki pazarın açıldığı tarihi dokuya sahip caddelere gittiğinizde çeşitli çiftlik ürünlerinin satıldığı yerlere ve leziz yemeklerin sergilendiği restoranları görebilirsiniz. Elbette bir şeyler satın almak istediğinizde bu tezgâhları geçerek el sanatlarına odaklanan mağazalara gitmeyi seçebilirsiniz.
Mercato delle Erbe
Kent merkezindeki en büyük kapalı pazar yeri olan Mercato delle Erbe, 20. yüzyılın hemen başında San Francesco Kilisesi’nin yanına inşa edilmiştir. Fakat 1910 yılında bu alana farklı amaçlar için ihtiyaç duyulunca pazar için Arturo Carpi ve Luigi Bellucci tarafından tasarlanan şimdiki bina yapılmış. Mercato delle Erbe’de, bir asırdan uzun süre boyunca yalnızca temel gıda satışı yapılmış. 2014 yılındaki yenileme çalışmaları sebebiyle pazarın bir bölümü, yeme-içme alanına çevrilmiş. Hal böyle olunca pazar yerinin gezginler arasındaki şöhreti hızla artmış. Düzenlenen etkinlikler vesilesiyle hem yerel halkın hem de gezginlerin uğrak noktalarından bir haline gelen pazarda Kuzey İtalya’nın verimli topraklarında yetişen ürünlerden satın aldıktan sonra restoranlardan birine oturup şahane bir gastronomik deneyim yaşayabilirsiniz.