Kayaköy, Muğla’ya bağlı güzel tatil beldelerinden biri olan Fethiye ilçesi sınırları içerisinde yer alıyor. Bahsi geçen mahallede birbirinden farklı iki yerleşim alanı bulunuyor. Bunlardan biri; turizm açısından önemli yerler arasında bulunan Livissi Mahallesi. 3000 kişilik nüfusa sahip olan bu mahalle 19. yüzyıl başlarında kuruluyor. 1957 yılında yaşanan Fethiye depremiyle de harabeye dönen mahalle canlı bir müze halini alıyor. Diğer yerleşim alanı ise 1512 yılında Osmanlı tahrir defterlerine işlenen Kayı Köyü oluyor. Fethiye’nin dikkatleri üzerine çeken turistik merkezlerinden biri olan Kayaköy, denize doğru uzanan tepe üzerine inşa edilmiş bir mahalle olduğu görülüyor. Fethiye ziyaretlerinde mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Terk edilmiş mahalleden geriye çok bir şey kalmasa da mahalle yapısı korunuyor. Kayaköy’e gelenler muhteşem manzarayla beraber mahallenin atmosferine hayran kalsa da neden terk edildiğini öğrendiklerinde bir hüzün çöküyor. Tatil rotanızı Fethiye’ye çevirdiyseniz mutlaka bu mahalleyi görmelisiniz.

Kayaköy’ün Hikayesi
Kayaköy’ün kayıtlarda geçen asıl adı Levissi. 18. yüzyılda bölgede yaşam süren Rumlar kendilerini tehdit eden korsanlardan kaçmak için bu köyü kuruyor. 1700’lü yılların başlarında mahallede 300’den fazla hane bulunuyor. Osmanlı Devleti zamanındaki kayıtlara göre de 1912 yılında Kayaköy mahallesinde 6500 kişi yaşıyor. Kayaköy’de yaşayanların büyük bir çoğunluğunu ticaret ve zanaat ile geçimlerini sağlayan Rumlar oluşturuyor. Denize uzanan tepe üzerine kurulan köyde tarıma elverişli arazi pek olmadığından Türkler bu bölgede yaşam sürmeyi tercih etmiyor. Bölge yakınlarındaki ovalarda yaşayan ve Kayaköy’e komşu olan Türklerin yerleşim yerinin adı ise Kayıköy olarak biliniyor.
1910’da başlayan milliyetçilik akımı Balkan Savaşı ile birlikte alevlenerek azınlıklara karşı hareketler başlamasına sebep oluyor. Bölgedeki karışıklıkların engellenmesi amacıyla Kurtuluş Savaşı’ndan hemen sonra mübadele yoluyla azınlıklar ülke topraklarından çıkmaya zorlanıyor. Yunanistan’da yaşayan Müslümanlar Türkiye’ye, Türkiye’de yaşayan Rumlar ise Yunanistan’a göç etmek zorunda kalıyor. Yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalan Müslümanlara Türkiye’den göç eden Rumların yaşadığı bölgeler yaşam alanı olarak gösteriliyor. Kayaköy’de yaşayan Rumlar, göç etmek zorunda kalınca Kayaköy bomboş kalıyor. Yunanistan’dan Türkiye’ye göç ettirilen Müslümanlara tahsis edilen Kayaköy’ün bulunduğu konum tarıma elverişli olmadığı için Müslümanlar bu bölgede yaşamayı reddederek çevredeki ovalarda bulunan yerleşim alanlarına yöneliyor. Hal böyle olunca Kayaköy olarak bilinen Levissi, terk edilmiş ve zamanla bakımsız bir yer haline geliyor. 1957 yılında yaşanan depremle beraber de köydeki binalar da baya hasar alıyor.
Kayaköy şimdilerde terk edilmiş bir köy olmasının verdiği gizemli ve büyüleyici atmosferiyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası oluyor. Her yıl binlerce turistin tatil rotasında yer alan Kayaköy sokakları tarihi dokusunu koruyarak gelen ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Zamanla Kayaköy’deki sakin yaşam imkanı dikkat çekiyor ve şehir hayatından bunalanların Kayaköy’e yerleşme niyetleri ortaya çıkıyor.
Muğla Fethiye’ye Bağlı Kayaköy’de Gezilecek Yerler
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı bir köy olan ve mübadele zamanında kaderine terk edilen Kayaköy’de gezilip görülecek pek çok mekan ve yer bulunuyor. İki dağ arasındaki yamaca yerlemiş olan köydeki harabe yapılar oldukça dikkat çekici. Kayaköy ziyareti tarihi ve doğal dokusuyla insanları adeta büyülüyor. Köyde mutlaka görmeniz gereken yerler şöyle sıralanıyor:
Kayaköy Sokakları: Kayaköy sokaklarında geçmişe doğru yolculuğa çıkmak, Kayaköy’e gidince yapılacak şeylerin ilki olmalı. Engebeli bir arazi yapısına sahip olan köyde, mübadele döneminde göç etmek durumunda kalan Rumların yaşam izleri hala duruyor. Muhteşem bir manzaraya sahip olan köyün sokakları, taş evleri, kiliseleri, dapdar sokakları ve unutulmaz hisler yaratan atmosferi ile akıllara kazınacak bir deneyim yaşayabilirsiniz. Vakit akşama yaklaştıkça gün batımı köyün üzerinde kartpostallık görüntüler ortaya çıkarıyor. Köyün üst kısmında bulunan Yukarı Kilise olarak adlandırılan yere çıkarak Kayaköy’e panoramik bir bakış atabilirsiniz.
Taksiyarhis Kilisesi (Yukarı Kilise): Kayaköy sınırları içinde iki tane kilise bulunuyor. Bunlardan büyük olanı ve konum olarak da diğerine göre daha yukarıda olan Taksiyarhis Kilisesi. Köyün en tepesinde bulunan kilise muhteşem bir manzaraya sahip. Yapı tahrip olsa da günümüze kadar genel hatlarıyla ulaşabilen yapılar arasında yer alıyor. Kilise, köyün tamamını görebilecek bir noktaya yapılmış olmasıyla da dikkatleri üzerine çekiyor.
Panayia Pirgiotissa (Aşağı Kilise): Kayaköy yerleşim alanının batısında yer alan ve kayıtlara Panayia Pirgiotissa olarak geçen Aşağı Kilise, yapı olarak çakıl taşları ve mozaiklerle inşa edilmiş olmasıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Rumların köyü terk etmelerinden sonra 1960 yılına kadar cami olarak kullanılan yapı, günümüze kadar ilk halini koruyabilen binalar arasında yer alıyor. Üzerindeki mozaiklerle de göz alıcı güzellikte olup insanı kendine hayran bırakıyor.
Kaya Mezarları: Kayaköy’de bulunan kaya mezarları, köyün dikkat çekici yapıları arasında yer alıyor. Likya Uygarlığına dair izler taşıyan mezarların MÖ 4. yüzyılda yapıldığı yargısına araştırmalar sonucunda ulaşılıyor. Kayaköy’deki en eski tarihli kalıntı olduğu tespit edilen kaya mezarları, üç lahit ve üç kaya mezarından oluşuyor. Binlerce yıl önce yapılmış bu yapıların ne büyüleyici etkide olduğunu gördüğünüzde anlayacaksınız.

Af Kule Manastırı: Af Kule Manastırı, Kayaköy’ün tepe kısmında yer alıyor. Zamanında Kayaköy’de yaşayan bir keşiş tarafından inşa edildiği bilinen manastıra ulaşmak için yolun bir bölümünü araçlarla gidebilirken yapıya yaklaşırken belirli bir mesafeye araçlarla ulaşım sağlanamıyor. Bu yolu yürümeniz gerekiyor. Görsel açıdan seyir zevki veren Af Kule Manastırı, bulunduğu konum itibariyle de Kaleköy’e tepeden bir bakış atıyor. Köyün tamamını görebilecek konumda yer alan manastıra yürürken tabelaları takip ederseniz Ayios Elefterios isimli keşişin ömrü boyunca çile çektiği manastıra ulaşabilirsiniz.
Gemile Plajı: Kayaköy yerleşkesi korsanlardan saklanmak için inşa edildiğinden denize girecek pek alanı bulunmuyor. Korsanların ulaşamayacağı yerde yerleşim alanı oluşturdukları için yüzmek için köyden biraz uzaklaşarak ilerdeki plajları kullanmak gerekiyor. Köye yaklaşık 15 dakikalık mesafede bulunan Gemile Plajı da bunlardan biri. Araçlarla ulaşım sağlayabileceğiniz plaj, berrak suyu ile dikkatleri üzerine çekiyor. Gemile plajı çakıllardan oluştuğu için deniz ayakkabıları ile bölgeye gitmekte fayda var. Gemile Plajı ücretsiz giriş yapılabilen plajlardan. Plajda bulunan işletmeden şezlong, şemsiye kiralamak için cüzi ücretler ödemeniz gerekiyor.
Soğuk Su Koyu: Kayaköy’den ormanlık yola girildiğinde yaklaşık 30 dakikalık mesafede bulunan Soğuk Su Koyu, buz gibi ve tertemiz suyu ile dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Koy içinde bulunan tatlı su kaynağı, bölgedeki suyun gün boyunca soğuk olmasını sağlıyor. Koyda yer alan işletmede ihtiyaçlarınızı giderebiliyorsunuz. Soğuk Su Koyu, tekne turlarının uğrak noktası olduğundan gün içerisinde oldukça yoğun oluyor.
Darboğaz Koyu: Köydeki popüler noktalardan biri olan Darboğaz Koyu’na sadece teknelerle ulaşım sağlanabiliyor. Koyun sınırlı ulaşım imkanına sahip olması genellikle sakin olmasına sebep oluyor. Koyda bir işletme bulunmuyor bu sebeple orada uzun süre vakit geçirmeyi düşünüyorsanız yiyecek ve içeceklerinizi yanınızda götürmelisiniz. Denizi sakin ve duru bir güzellikte olan koyda denize girerek serinleyebilirsiniz.
Akvaryum Koyu: Berrak bir denize sahip olan Akvaryum Koyu, ağaçlar arasında adeta görsel şölen sunuyor. Kara ile ulaşmanın mümkün olmadığı koya sadece teknelerle ulaşım sağlanabiliyor. Koydaki berrak su sayesinde yüzerken koyda yaşayan deniz canlıları ve balıkları rahatlıkla görebileceğinizden Akvaryum Koyu olarak adlandırılıyor.