Türkiye’nin sahip olduğu en büyük ada olan Gökçeada, Saroz Körfezi’nin girişinde yer alıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin en batı noktası olan Gökçeada keyifli plajları ve doğal güzellikleri ile her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği noktalardan biri. Yalnızca deniz yolu ile ulaşımın sağlanabildiği adada yapabileceğiniz birçok aktivite mevcut. Rotasını Gökçeada’ya çevirmeyi düşünen ve Gökçeada’da nereleri gezilir diye düşünen gezginler için küçük bir rehber hazırladık.
Gökçeada Gezilecek Yerler Listesi
- Aydıncık Plajı
Gökçeada’nın en ünlü plajı olan Aydıncık Plajı aynı zamanda Kefaloz Plajı olarak da biliniyor. 1.2 kilometre boyunca uzanan plaj, altın rengindeki kumdan oluşuyor. plajda birçok konaklama tesisi mevcut ve sabahtan akşama kadar yiyecek servisi devam ediyor. Plajda bulunan bu tesislerde özel sörf dersleri de veriliyor.
Aydıncık Plajı’nın bir diğer özelliği ise adanın güneyinde yer alan plajın, kuzeyden esen rüzgarları engelsiz biçimde alabilmesi. Hem bu özelliğiyle hem de tenha olması nedeniyle son yıllarda sörfçüler tarafından sıklıkla tercih ediliyor.

- Yıldızkoy
Adanın kuzey kıyılarında denize girmek istiyorsanız bunu yapabileceğiniz tek koy Yıldızkoy! Adada hakim rüzgar yönü kuzey olduğu için bu koy genellikle rüzgarlı ancak rüzgarsız bir güne denk gelirseniz çarşaf gibi dümdüz bir deniz bulmanız mümkün. Yıldızkoy, Gökçeada Sualtı Milli Parkı içerisinde yer alıyor ve koyda çok ilginç kaya oluşumları mevcut. Siz de kayalıkların üzerinde güneşlendikten sonra denize inen merdivenlerden denize girerek şnorkelle yüzebilir ve akvaryuma benzeyen sualtı dünyasını inceleyebilirsiniz.
- Sualtı Milli Parkı
Gökçeada’nın kuzeydoğusunda, Yıldızkoy ile Kuzulimanı arasında yer alan Sualtı Milli Parkı Türkiye’nin ilk ve tek sualtı parkı. Deniz bilimleri konusunda araştırmalar yapmak ve deniz yaşamını korumak amacıyla kurulmuş olan park, Akdeniz Foku dahil olmak üzere birçok deniz canlısı için habitat olma özelliği taşıyor. Sualtı Parkı’nda çekirdek ve tampon bölge olmak üzere iki bölge bulunuyor. Tampon bölge olan Yıldızkoy’da yüzmek ve balık tutmak serbest olsa da diğer bölgelerde avlanmak ve dalış yapmak yasak. Sualtı Parkı’na karadan ulaşabileceğiniz tek nokta olan Yıldızkoy’da şnorkelle yüzebilir ve sualtı dünyasını izleyebilirsiniz.
- Tuz Gölü
Aydıncık ve Kefalos plajlarının tam ortasında bulunan Gökçeada Tuz Gölü kuzeyden ve güneyden esen rüzgarların yığdığı kum seddinin içerisinde oluşmuş. Tuz Gölü’nü besleyen herhangi bir akarsu yok. Göl yalnızca deniz suyu ve yağmurlarla meydana geliyor. Yaz aylarında gölün buharlaşması sonucunda ortaya çıkan tuz tabakası yazın ortasında kar yağmış gibi bir görüntü ortaya çıkarıyor ve bölge halkı tuz ihtiyacını buradan karşılıyor. Aynı zamanda Tuz Gölü’nden çıkan çamurun sedef ve romatizma gibi hastalıklara iyi geldiği düşünüldüğü için bölgeyi ziyaret edenler çamur banyosu da yapıyor. Sonbaharda yağmur döneminde Tuz Gölü’nü ziyaret ederek gölü ziyaret eden flamingoları da gözlemleyebilirsiniz.
- Laz Koyu
Gökçeada’nın güney kıyısında yer alan Laz Koyu merkeze 20 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Yıl boyunca esen rüzgarlar ne kadar sert olursa olsun bu rüzgarlardan etkilenmemesi ile ünlü olan koy her zaman çarşaf gibi bir denize sahip. Koyda günübirlik ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir tesis mevcut. Bu tesis sayesinde şezlong ve şemsiye kiralayabilir, yiyecek – içecek ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
- Peynir Kayalıkları
Kaşkaval Burnu’nda yer alan bu kayalıklar, üst üste dizilmiş peynir kalıplarına benzediği için Peynir Kayalıkları olarak anılıyor. Bu muhteşem kaya oluşumlarını karadan görmeniz maalesef mümkün değil ancak Kuzu Limanı ve Kaleköy’deki balıkçı tekneleri ile anlaşarak tekne ile denizden izleyebilirsiniz. Bu kayalıklar ile ilgili bir de mitolojik efsane bulunuyor ama bu hikayeyi Peynir Kayalıkları’nı görmeniz için sizi tekneyle gezdirecek balıkçılara sormanızı ve onlardan dinlemenizi öneririz.
- Zeytinliköy
Gökçeada’nın Rum köylerinden biri olan Zeytinliköy’ün, eski dönemlerinde adanın en kalabalık yerleşim yerlerinden biri olduğu biliniyor. Bugün Yunanistan’dan köylerine dönen Rumların açtığı kafelerle eski sosyal günlerine geri dönmüş olan Zeytinliköy’de dibek kahvesi ve sakızlı muhallebiyi mutlaka tatmalısınız. Çok sayıda zeytin ağacı ile çevrili olan köyde birkaç butik otel ve meyhane de bulunuyor. Aynı zamanda Gökçeada’nın en eski kilisesi olan Agios Georgios Kilisesi de bu köyde bulunuyor. Eğer Zeytinliköy’e yolunuz düşerse bu kiliseyi görmenizi mutlaka tavsiye ederiz.
- Dereköy
Eski bir Rum köyü olan Dereköy aynı zamanda Türkiye’nin en batı ucunu oluşturuyor. Eski dönemlerinde 1950 hane ile Türkiye’nin neredeyse en kalabalık köyü olma ünvanına sahipti ancak günümüzde köyde ancak 140-150 hanede yerleşim olduğu biliniyor. Aynı zamanda SİT alanı olarak kabul edildiği için yapılaşmaya da izin verilmiyor. Eski dönemlerinde diğer Rum köylerine göre çok daha fazla geliştiği bilinen Dereköy’de kahvehaneler, kiliseler, çamaşırhaneler ve zeytinyağı imalathaneleri de bulunuyormuş. Dereköy’de şu anda ibadete açık 2 adet kilise bulunuyor. Aynı zamanda köyde birkaç pansiyon ve Gökçeada’nın meşhur oğlak tandırını yiyebileceğiniz birkaç kır evi de mevcut. Sokaklarında gezerken eski ihtişamlı günlerinden izler bulabileceğiniz Dereköy’ü mutlaka ziyaret etmenizi öneririz.

- Gökçeada Kent Müzesi
Gökçeada’nın sosyal ve kültürel geçmişi ile ilgili bilgi edinebileceğiniz Gökçeada Kent Müzesi 2017 yılından beri ziyaretçilerine hizmet veriyor. Adadaki eski yaşamın izlerini sürebileceğiniz, gündelik yaşamdan giyim kültürüne ekonomik hayattan kahve kültürüne kadar çok geniş bir alanda bilgiler veren müzede özellikle adada yaşayan Rumların eşyalarını görebilir ve yaşamlarına dair izleri yakalayabilirsiniz. Gökçeada’ya günübirlik bir ziyaretiniz bile olsa mutlaka bu müzeyi ziyaret etmelisiniz.
- Marmaros Şelalesi
Çevresindeki endemik bitki türleri ile adeta tropik bir cennet olan Marmaros Şelalesi, Gökçeada’nın zengin tatlı su kaynaklarından biri. Rüzgar ve su aşındırması ile binlerce yılda oluşmuş olan şelale 40 metrelik yüksek kayalıklardan bembeyaz suların dökülmesi ile muhteşem manzaralar oluşturuyor. Trekking, kaya tırmanışı ve fotoğrafçılık gezileri gibi aktivitelerle harika vakit geçirebileceğiniz Marmaros Şelalesi doğa tutkunları için vazgeçilmez bir mekan.
Gökçeada Yürüyerek Gezilir mi?
Gökçeada’yı ziyaret etmek isteyenlerin merak ettiği şeylerden birisi de Gökçeada yürüyerek gezilir mi? Adanın merkezinde ve çevre ilçelerinde görülecek o kadar çok doğal güzellik var ki bunların hepsini görebilmeniz için adayı araçla gezmenizi tavsiye ederiz. Adanın farklı bölgelerindeki plaj ve koylara gidebilmek ve merkezden her yere kolaylıkla ulaşabilmek için aracınızın olması avantajınıza olacaktır. Bu nedenle de adaya arabalı vapur ile geçmenizi öneririz.
Gökçeada’da Hangi Tatlar Denenmeli?
Gökçeada’ya geldiğinizde mutlaka yapmanız gereken birkaç şey de var ama öncelikle Gökçeada’nın neyi meşhur onlardan bahsedelim. Cicirya, efibadem, sakızlı muhallebi, kılıç rosto, dibek kahvesi, ahtapot yahni, koliva, kurkuti ve oğlak pirzolası adanın en meşhur lezzetlerinden. Bu lezzetleri tatmadan Gökçeada’dan dönmemelisiniz. Aynı zamanda düşük asit derecesiyle ve organik şekilde üretilmesiyle çok değerli olan zeytinyağını tadabilir ve dilerseniz satın alabilirsiniz. Yine Gökçeada anısı olarak mutfaklarınızda kullanabileceğiniz salça, tarhana, kekik gibi doğal ürünleri de alabilirsiniz.
Akşam Yapılabilecek Aktiviteler
Plajları ve koyları ile ziyaretçilerini büyüleyen Gökçeada’da akşam ne yapılır diye merak edenlere ise adada bulunan meyhane ve tavernalarda hem lezzetli deniz ürünleri tadabileceklerini hem de Rum müzikleri ve taverna kültürü ile eğlenceli akşamlar geçirebileceklerini söyleyelim.