Denizli’nin ‘‘Beyaz Cennet’’i olarak bilinen Pamukkale Travertenleri herkesin ölmeden önce gidilecek yerler listesinde bulunması gereken yerlerden birisidir. Eşsiz güzelliği ve sunduğu görsel şölen sayesinde kendinizi cennetten bir köşede bulunuyormuş gibi hissedeceksiniz.
O eşsiz beyazlığın içerisinde ayakkabılarınızı çıkartıp çıplak ayakla adım adım yürüdüğünü hissetmek dahi insanın içinde bir huzur uyandırırken bir de gerçekten orada bulunup o huzuru tatsanız belki de birçok dünyevi işlerden, kargaşadan ve yorgunluktan arınacaksınız.
Tatmış olduğunuz huzur sayesinde gerçek benliğinize kavuşacaksınız. Hatta Pamukkale Travertenleri hakkında araştırılması gereken konulardan birisi insanlar üzerindeki iyileştirici etkisidir. Ayağınızla yere bastığınız andan tutun da uçsuz bucaksız beyazlıklar içinde göz gezdirmeye başladığınız ana kadar anında negatif enerjilerinizden sıyrıldığınızı göreceksiniz. Tüm kötü düşünceler kafanızdan bir anda silinip gidecek ve kendinizi kendi kafanızın içinde bulunan cennetin içinde bulacaksınız.
Tıp ki yeni doğmuş bir bebek hafifliğinde ve saflığında olduğu gibi. Pamukkale Travertenleri her yaştan, her ülkeden, her dinden, ırktan ve cinsiyetten insanı kendisine büyük bir ilgi ve yoğunlukta çekmektedir. Travertenlere gittiğinizde sadece Türkler ile değil birçok ülkeden gelmiş turistlerle karşılaşacaksınızdır.

Hatta etrafınızda farklı dillerde konuşan insanlar sayesinde kendinizi Türkiye’de değil de başka bir ülkedeki bir yeri ziyaret etmiş gibi hissine kapılabilirsiniz. Arada bir etrafınızda gördüğünüz çekik gözlülerin Koreli mi, Japon mu yoksa Çinli mi? Olduğunu ayırt etmekte zorlanabilirsiniz. Bu durum kendinizi bu kültür karmaşasının içerisinde zevk alarak etrafınızı keşfetmenize büyük katkısı olacaktır. Bu sayede sadece mucizevi güzelliği gezmiş olmayacaksınız. Kendinizi geliştirmek adıma bir şeyler katacaksınız.
Farklı kültürlere, değerlere, mirasımıza sahip çıkmasını öğreneceksiniz. Bu yönden Pamukkale Travertenleri yöresel değil de evrensel bir yer olarak görülmektedir. Bu cennete sadece benim demek bencillik olur.
Benim yerine bizim diyebilmek daha doğru olacaktır. Sırf bu yüzden bu güzelliği gezerken her yaştan insanın da bu travertenleri keşfetme sürecine katılması dikkatten kaçmasın. Pamukkale Travertenleri’nin Bu zamanda hala bu denli büyük çapta kitlelere hitap etmesi göz ardı edilebilecek bir durum değil.
Demek ki gerçekten bu yerde üzerinden asırlar geçmesine rağmen hâlâ mucizevi bir şeyler var demektir. Birbirinden habersiz, birbirini hiç tanımayan ve belki de hiç tanımayacak bu kadar insanı kendisine çekebilmesi büyük bir değerdir. Bu değer doğanın biz insanlara sunmuş olduğu büyük bir nimettir. Bizim insan olarak üstümüze düşen görev ise bu nimetin faydalarından olabildiğince faydalanabilmek faka bunu hırpalamadan, eskitmeden ve kirletmeden yapmaktır.
Çünkü sırf biz insanların değer bilmezliği yüzünden birçok mirasımız ellerimizin arasından kayıp gitmektedir. Ve biz insanlar mahvettiğimiz şeyi kurtarmak adına hiçbir şey yapamamaktayız. Bu cennet de ellerimizin arasından kayıp gidenler içinde, kurtaramadıklarımızın arasına girmemelidir. Sırf bu yüzden değerlerimizin kıymetini anlayıp onlara hak etikleri değeri vermeliyiz.
Ayrıca Pamukkale Travertenleri UNESCO Dünya Mirası olan nadide yerlerden birisidir. Yani Pamukkale Travertenleri korunması, sahip çıkılması ve değerinin bilinmesi gereken bir yerdir. İnsanları bu denli kendine çeken bir yerin gezilirken ciddi anlamda dikkat edilerek gezilmesi germektedir. Çünkü Beyaz Cennet dediğimiz yeri kendi ellerimizle bir cehennem haline dönüştürebiliriz. Ve evet bunu biz insanlar yapabiliriz. Ama neden korumak, bu cennete sahip çıkmak varken kötülüğünü isteyelim ki? Neden ellerimizin arasından kayıp gitmesine göz yumalım? Bu sorular üzerinde düşünülmesi ve ona göre hareket edilmesi gereken sorulardır. Bu mirasa sahip çıkmak sadece orada bulunan sorumluların ya da UNESCO’nun değil herkesin görevidir. En başta biz Türk halkının sonrasında ise oraya ziyarette bulunan turistlerin görevidir.
Bir diğer konumuz ise ulaşım. Pamukkale Travertenleri’ne ulaşım ise oldukça kolay. Denizli’ye geldiğiniz anda tek bir otobüsle veya aracınız var ise aracınızla Travertenlere ulaşabilirsiniz.
İşte Pamukkale Travertenleri insanın içinde böyle eşsiz duygular yaratan mucizevi bir yerdir. Bu sadece anlatmakla değil gidip yaşanacak bir duygudur. Peki, Pamukkale Travertenleri hakkındaki bilinmesi gerekenler nelerdir? Bunlara göz atalım.

PAMUKKALE NEREDEDİR
Bir şaheser olan Pamukkale, Denizli il sınırları içerisinde ve kent merkezine 20 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Deniz seviyesinden 100 metre yüksekliğe sahip Pamukkale Travertenlerini Denizli’nin birçok noktasından görmek mümkün. Pamukkale, kaynak sulardan ve traverten teraslı tepelerden meydana gelmektedir.
Pamukkale Kim Tarafından Yapılmıştır? Bu sorunun cevabı aslında oldukça basit diyebiliriz
Antiyokustheos tarafından kurulmuştur ve adına da karısının adına izafeten Laodikya denilmiştir. Türkler ise ilk defa 1070 yılında Denizli’de görülmüştür. Pamukkale’nin tarihte ki önemi nedir? Hemen her ziyaretçisi tarafından oldukça düşünülür.
Nüfus olarak Denizli’nin en büyük ilçesi olan Pamukkale; antik çağlardan beri çok önemli kültürlerin merkezi olan, şifalı kaplıcaları ile ünlü bir yerleşim yeridir. Kalsiyum oksit içeren termal suların oluşturduğu travertenleriyle ünlü Pamukkale, dünyanın sayılı doğal alanlarındandır.
Travertenler hem kimyasal hem de fiziksel bir oluşum içerisinde meydana gelmiş yapılardır. Yeraltı sularının içlerinde bulunan Kalsiyum karbonatın belirli koşullar altında çökmesi ile beraber travertenler oluşur. Bulunduğu bölgeye ve ortama bağlı olarak değişik renklere sahip olduğunu söylemek mümkündür.
TRAVERTENLER NEDEN OLUŞUR VE NİYE BEYAZ RENKTEDİR?
Yaklaşık olarak 400 bin yıl kadar önce genel anlamıyla bir dizi depremin meydana gelmesi ile beraber Pamukkale travertenleri oluştu. Pamukkale’nin göz kamaştırıcı beyaz kalsit uçurumları, bölgenin kaplıcalarının bıraktığı kalsiyum birikintilerinden oluşmuştur. Kalsiyum karbonatla doymuş olan su, güneşin altında buharlaşıyor. Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücreti Nedir?
Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü ziyarete açıktır. Sadece müze kısmı pazartesi günleri kapalı bulunmaktadır ve saat 09.00 ile 17.00 arasında ziyarette bulunabilirsiniz.
Giriş Ücreti: Giriş ücreti ise 2022 yılında müze kartı olan kişiler için ücretsiz iken müze kartınız yok ise 250 Türk lirasıdır. Bu fiyatı çoğu kişi çok uçuk bulsa dahi gidip gördüğünüzde bu şahesere aslında az bile olduğunu anlayacaksınız. Öneri olarak ise yine de ziyarette bulunmadan önce müze kartı çıkartmanızdır.
Bu sayede hem daha kârlı olabilir hem de bu fiyatı Denizli’de bulunan diğer gezilmesi gereken güzellikler için kullanabilirsiniz. Ve eğer günübirlik gitmiyor iseniz çevredeki otellere önceden göz gezdirmenizde fayda olacaktır.

Çünkü turistik bir yer olduğu için çevresinde bulunan yerler biraz fazla pahalı gelebilir. Bunun için öncesinde detaylı bir araştırma yaparak istediğiniz yerde kendi bütçenize göre rezervasyon yaptırabilirsiniz. Bu sayede kendinize daha planlı bir gezi programı oluşturarak verimli bir keşif yapabilirsiniz. Yani bir taşla iki hatta üç – dört kuş vurmuş olacaksınız.
Tüm bu bilgiler ışığında Pamukkale Travertenlerini gidip görmediyseniz, gezmediyseniz şiddetle bu şaheseri gidip görmenizi tavsiye ederim. Henüz bu şaheseri görmediyseniz bu hayatı çok da yaşamış sayılmazsınız.
Pamukkale Travertenlerini gezerken sadece bir yeri gezmiş olmayacaksınız. İnsanlara sağladığı koşullar sayesinde kendinize ve genel kültürünüze katkı sağlamış olacaksınız. Gezi sonunda evinizin yolunu tuttuğunuzda ayaklarınız geri geri gidecek ve bu güzellikten ayrılmak istemeyeceksiniz. Eğer anlattıklarım biraz olsun dikkatinizi çektiyse ve merakınızı uyandırdıysa yukarıda söylemiş olduğum ziyaret saatlerinde bu cenneti gidip görebilirsiniz. Her adımınızda huzura eriştikçe yazımızı aklınıza getirmeyi ve bizi anmayı unutmayın.