Binlerce yıllık kadim bir doğa harikası olan Latmos Dağı, bugünün önemli gezi rotalarından biri. Herakleia Antik Kentine de ev sahipliği yapan Dağ, kamp kurmak, gezmek ve yürüyüş yapmak için harika. Ayrıca yoga ve meditasyon için değerli bir alan. Latmos Dağı nasıl gezilir, önemi nedir gibi detaylara birlikte bakalım.
Herakleia Antik Kenti Nerede?
Herakleia Antik Kenti, Muğla’nın Milas ilçesine 39 km uzaklıkta yer alıyor. Kapıkırı Köyü sınırları içerisinde bulunan Antik kent, köyle tamamen iç içe geçmiş durumda. Herakleia Antik Kenti, günümüzde Beşparmak Dağları olarak bilinen Latmos dağlarının eteklerinde kurulmuş.

Herakleia Antik Kenti Adının Anlamı
M.Ö. 8. Yüzyıldan sonra yerleşim alanı olarak kullanılan bölge farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış. Antik çağlarda Ana Tanrıça Lada’dan etkilenerek şehre “Hellenler Lada” ismi verilmiş. M.Ö. III. Yüzyılda “Pleistarkheia”, sonra “Latmos kıyısındaki Aleksandreia” adı verilse de kalıcı olmamış. M.Ö. II. yüzyılda Miletos- Magnesia Savaşı’nda şehirden Herakleia olarak bahsedilmiş.
Dönemin büyük kentlerinden olan antik şehir, adını Yunan Mitoloji kahramanı Herakleia’dan aldığı düşünülüyor. O dönemde “Herakleia” adında 30’a yalın kent bulunuyormuş. Bu kentleri birbirinden ayırmak için etrafındaki coğrafi röper noktaları, kent adının sonuna ekleniyormuş. Bu nedenle şehir antik dönemde “Herakleia Antik Kenti Latmos Dağı” olarak anılmış. Doğal güzellikleri ile tanınan antik kent aynı zamanda Latmos adıyla da tarihe adını yazdırmış.
Herakleia Antik Kenti
Karya şehri olarak tarihi başlayan bölge Büyük İskender, Persler ve Seleukos İmparatorluğu hakimiyetleri altında kalmış. Roma ve Bizanslıların etkisinde kalan şehir en parlak devrini Helenistik Dönemi’nde yaşamış. Latmos limanı kıyısında yer alan antik kent, deniz ticareti ile zenginleşmiş. Ulaşımı kolay olan şehir, keşişlerin de uğrak yeri haline gelmiş. Büyük Menderes Nehrinin taşıdığı alüvyonların bölgede yaptığı değişiklikler şehrin denizle bağını koparmış. Denizden bağı kopup ticari düşüş yaşayan şehir sonrasında terkedilmiş. Latmos körfezinin olduğu bölgede günümüzde Bafa gölü bulunuyor.
Herakleia Antik Kenti Tarihi
İyonya kenti olan Herakleia’nın ne zaman inşa edildiği tam olarak bilinmiyor. Persler Anadolu’yu ele geçirdiklerinde bu geniş coğrafyayı valiliklere bölerek yönetmeye karar vermişler. Bu bölgeyi Karya Valisi Mausolos’a bağlamışlar.
Büyük İskender 200 yıl sonra Anadolu’yu Perslerden alınca şehir Herakleia adıyla anılmaya başlamış. M.Ö. 2. Yüzyılda yapılan Miletos- Magnesia savaşında şehirden Herakleia ismi ile bahsedilmiş. Roma devrinde bağımsızlığını ele geçiren kent, Latmos Körfezi’nin ağzı alüvyonlarla kapanmaya başlayınca önemini yitirmiş.
Şehir en parlak dönemini deniz ticareti ile zenginleştiği Helenistik dönemde yaşamış. Antik döneme ait kalıntılar Latmos Dağı’nın Bafa Gölü’ne uzantılarının bulunduğu bölgede yer alıyor. Kentin surlarının uzunluğu 6,5 km’dir. Surlar üzerinde 65 kule ile güçlendirilmiş.
- Herakleia Antik Kenti’nde Hristiyanlık Dönemi Eserleri
Karadan ulaşımın zor olduğu şehir, Bizans döneminde tekrar canlanır. İslamiyet yayılmaya başlayınca Sina yarımadasından kaçan Hristiyan din adamları tamamen terk edilmiş bölgeye gelmiş. Ulaşımı zor ve saklanmaya uygun şehire saklanmak isteyen Hristiyanlar yerleşmiş. Böylece Herakleia Antik Kenti ve Latmos Dağı, Hristiyan keşişlerin Anadolu’daki saklanma noktalarından biri haline gelmiş. M.S. 7. Yüzyıldan sonra buraya kurulan manastırla bölgede dinin önemi daha da artmış.. Bizans döneminde Herakleia Antik Kenti ve Latmos Dağında 13 tane manastır olduğu düşünülüyor. Bu manastır ve kiliseler Latmos Dağları, Latmos Körfezi ve Bafa Gölü üzerindeki adacıklara yayılmış. Bunlardan sadece iki tanesinin kalıntısı günümüze ulaşmış.
- Herakleia Antik Kenti’nde Türk İslam Dönemi
Bölge M.S. 9.yüzyıldan sonra Arap ve Türk akınlarının saldırılarına uğramış. 1280 yılında Menteşe Beyliğinin egemenliği altına giriyor. Bu süreç içinde manastırlar tamamen boşaltılarak terk edilmiş.
Doğal Güzellikleriyle Latmos Dağı
Bafa gölünün doğusunda bulunan Latmos Dağı, kültürel ve doğal kaynakları bakımından önemli bölgeler arasındadır. Bu bölgede M.Ö. 6000- 5000 tarihlerine ulaşan insan izlerine rastlayabilirsiniz. İnsanlığın gelişim izlerini taşıyan bölgede Neolitik dönemin kaya resimlerini görebilirsiniz. Hatta Anadolu’nun ilk aile tablosunun sembolik anlatımlarını bu bölgede görebilirsiniz.
Oluşum özelliğinin farklılığı ile olağanüstü görünüme sahip Latmos Dağları, Tanrıların burada yaşadığı inanışını doğurmuş. Dağın zirvesinde Neolitik Dönem’de hava ve yağmur Tanrısı için törenler düzenlenmiş. Hitit döneminde ise Hava Tanrısı Teşup ve dağ tanrılarının tapınma alanı olmuş. Sonralarında Hava Tanrısı yerini Zeus’a bırakmış. Bu dağlar küçük Asya’nın Kutsal Dağı olarak anılmış.
Latmos halkı dağda yer alan mabetlerine ulaşmak için gizli geçitler yapmışlar. İslam’ın doğuşuyla Sina Yarımadası, Yemen gibi bölgelerden gelen Hristiyan din adamları bu bölgeye gelmişler. Manastırlar ve kiliseler yapılan Latmos Dağları 9. Yüzyılda piskoposluk merkezi haline gelmiş. Hatta bölgedeki yollar kutsal yol olarak tanımlanarak, hac yolu olarak kullanılmış. Hatta Bizans döneminde dağın zirvesine demir bir haç dikilmiş. Dağın en yüksek noktasına da tekerlek dağı denilmiş.
Herakleia Antik Kenti’ndeki Kalıntılar
Latmos Herakleiası ilk şehir plancısı Miletli Hippodamos’un düzeni ile şehir oluşturulmuş. Kafes sistemi ile sokaklar birbirlerini dikey ve yatay yönde kesecek şekilde planlanmış. Aralarında oluşan adalara şehrin dinsel yapıları, devlet yapıları, evler yerleştirilmiş.
M.Ö 300’lü yıllarda Makedonyalı General tarafından kurulan Herakleia Antik Kenti’nde Athena ve Endymıon Tapınağı, Agora, Konsey Binası, hamam, tiyatro, şehir çeşmesi bulunuyor. Herakleia kentinin surları, antik kentin olduğu kadar antik dünyanın da en iyi korunmuş surlarıdır. Bu dönemde döşenen taş yol, Roma öncesi döneme ait en eski yol olma özelliğindedir.
- Athena Tapınağı
Herakleia kentine hakim olan kayalık tepede, Athena tapınağının kalıntıları bulunuyor. Antik yunan planlı tapınak, iyi korunarak günümüze kadar gelmiş. Yunan haçı planındaki Athena mabedinin yanında başka bir mabet kalıntıları da bulunuyor.
- Agora
Güney tarafı meyilli olan agora, Athena tapınağının doğusunda yer alıyor. İki katlı olarak yapılan agoranın birinci kat duvarları günümüze sağlam ulaşmış. Dikdörtgen planlı olarak yapılan agoranın etrafındaki dükkanların temelleri açığa çıkarılmış. Bina yapıldığı dönemin taş işçiliğinin özelliğini anlatan en iyi örnekler arasındadır.
- Bouleuterion (Konsey Binası)
M.Ö. 2. Yüzyılda yapılan Bouleuterion yıkılmış ve yapı parçaları binanın olduğu bölgede dağınık duruyor. Kalıntılardan yapı duvarlarının üst kısmında Helenistik dönemin karakteristik özellikleri görülüyor. Bouleuterion mimari düzen olarak kent konsey binası örnek alınarak yapılmış. Duvarlara paralel U şeklinde taş oturma sıraları olan yapı agoranın kuzeydoğusunda yer alıyor.
- Endymıon Tapınağı
Antik kentin sahiline ve adalara giden yolun kenarında Endymıon kutsal alanının kalıntıları bulunuyor. Mimari açıdan mağarayı taklit eden kutsal mekan Athena tapınağının 200m aşağısında yer alıyor.

- Nekropol
Mezar alanı anlamına gelen Nekropolde Helenistik dönemden kalma 2500 mezar bulunuyor. Kayalara oyulmuş, taş kapaklı anıt mezarların bir kısmı göl üzerindeki kayalarda hazırlanmış.
- Stylos Manastırı
Herakleia Antik Kenti ve Latmos Dağı’nda zamanında çok sayıda manastır ve kilise yapılmış. Bu manastırlar içinde ulaşılması en zor olan Stylos Manastırı, günümüze kadar ulaşmayı başarmış. Mabet sarp kayalıklarla çevrili ve Latmos Dağı zirvesine yakın yerde kurulmuş. 740 mt. yükseklikte yer alan yapı Genç Aziz Paulos tarafından kurulmuş.
- Yediler Manastırı
Yediler Manastırı, Kapıkırı köyüne gelmeden önceki Gölyaka Köyünden 1 saatlik yürüme mesafesinde yer alıyor. M.S. 7. yüzyılda yapılan Yediler Manastır duvarlarında yer alan freskleri, manastır kalıntıları ile dikkat çekiyor. Kaleyi andıracak şekilde inşa edilen yapı üç kademe halinde inşa edilmiş. Kaya blokları içerisinde yer alan manastırın doğusunda ve batısında avlu bulunuyor. Manastırda bir şapel, sarnıç, iki kilise ve keşiş hücrelerinden oluşuyor.