Huzurlu ve romantik sonbahar tatili geçirmek isteyenleri, Türkiye’nin dört bir yanındaki şehirler bekliyor. Kış aylarına geçmeden önce son tatil fırsatlarının değerlendirileceği rotalar her beklentiyi ve zevki karşılayacak cinste olup hem eğlenceli hem de huzurlu bir tatil fırsatı sunuyor. Yeşilden turuncuya geçen doğa, maviden mora çalan gökyüzü gibi birbirinden eşsiz manzaralar gezginlerin içini ısıtmayı başarıyor. Manzaraların bahsi bile insanların hayranlık duymasına neden oluyor.
Kış mevsiminin ders, iş, ev gibi genel uğraşlarına enerji toplayabilmek için yapılacak güz tatili bazen geçmiş ayları değerlendirerek keyifli bir kafa dinleme tatili de olabiliyor. Nefes kesen manzaraların tadı çıkarılıyor, huzurlu doğa yürüyüşü gerçekleştiriliyor ve piknik yapma imkanı bile bulunabiliyor. Kulağa hoş gelen aktiviteler için güz tatilinde nereye gidilir diye soranlara güzel bir liste hazırladık. İşte, güz tatili rotaları!
Yedigöller
Güz tatili rotaları listesinde ilk sırada Bolu’da yer alan Yedigöller bulunuyor. Birçok şehirle komşu olan Bolu’ya araçla ulaşmak son derece kısa oluyor. O nedenle hafta sonu gidilebileceği gibi daha uzun süreli tatil yapmak amacıyla gitmek de mümkün oluyor. Bölgede çadır kurup yıldızları sayarak uyumanın, manzara eşliğinde yemek yemenin ve yürüyüş yapmanın mümkün olduğu bir doğa rotası. Adını 7 gölün birleştiği noktadan alan Yedigöller, eşsiz fotoğraf kareleri ve videolar çıkarmaya da olanak tanıyor.
Yedigöller’de keşfe çıkıldığında köknarlara, çamlara, kokulu ıhlamurlara, dilek çeşmesine, gülen kayalara, Pisagor ağacına ve çamların arasına gizlenen şelaleye rastlanabiliyor. Üstelik bu güzellikler ekim ve kasım aylarında ayrı bir hava sunduğundan Yedigöller, tam bir güz tatili rotası oluyor. Yeşilden turuncu ve tonlarına ulaşan yaprakların ve gölün görüntüsü, etkileyici güzellikte. O nedenle her gezginin güz tatili rotasına mutlaka Yedigölleri eklemesi gerekiyor.
Abant
Güz tatili rotaları dendiğinde akla gelen yerlerden biri, hiç şüphesiz, Abant oluyor. Eşsiz manzarası, masmavi gölü ve tertemiz havası ile büyüleyen Abant, gezginlere eşsiz bir tatil deneyimi yaşatıyor. Duru bir gölün ilerisinde kalan ahşap kulübenin kartpostal görüntüsü, ressamların ilham kaynağı oluyor. sarı, turuncu, kahverengi, kırmızı gibi rengarenk yaprakların arasında yürüyüş yaparken çeşitli şarkılar mırıldanıyor ve huzurlu zamanlar geçirilebiliyor. Rüzgarın hafif hafif esmesi, tertemiz hava ve şaheser bir göl manzarası daha önce buraya neden gidilmediğine dair serzenişlerde bulunulmasına sebebiyet veriyor. Ekim ve kasım aylarında gidilecek tatil rotaları arasında Abant’ın mutlaka eklenmesi gerekiyor. Bolu merkeze 35 km uzaklıkta bulunan Abant, piknik yapmak için de huzurlu bir ortam. Bunun dışında sandalla gölde gezmek, yürüyüş yapmak ve bisiklete binmek gibi çeşitli aktiviteler sunuyor. Burada günübirlik geziler yapılabileceği gibi yakında bulunan otellerde kalarak uzun süreli kalmak da mümkün oluyor.
Safranbolu
Güz tatili rotalarından bir diğeri ise, 1994 senesinden bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesinde bulunan Safranbolu oluyor. Yıllar öncesinin Osmanlı kültürünü yansıtan Safranbolu sokaklarında gezen her turist, onlarca tarihi konağa tanık olabiliyor. Eski yaşamların ayak izlerini takip ederek nostalji kokan meydanlara giriyor ve devam ettiğinde Bektaşi kültürünün merkezi olan Yörük Köyüne varılabiliyor. Her sokağı, tarihi evleri ve doğal alanları eşsiz fotoğraf kareleri çıkarılmasına olanak tanıyor. Ayrıca orada geçirilen zamanı ölümsüzleştiren video ve fotoğraflar tekrar tekrar gitme hissini kaçınılmaz kılıyor. Üşümeden, terletmeden keyifli bir yürüyüş yapacağınız rota da Karabük’ün yöresel lezzetlerini satan yerlere rastlamak da mümkün oluyor. Buradan gezginler kendilerine alabileceği gibi sevdiklerine de birtakım hediyeler alabiliyor. Bunun dışında restoran ve lokantalarda envai çeşitte lezzet yeniliyor.
Adatepe
Güz tatili rotaları arasında Çanakkale’de yer alan Adatepe’de bulunuyor. Dünya’nın oksijen bakımından oldukça zengin ikinci bölgesi olan Kazdağları’na ev sahipliği yapan köyde keyifli ve sağlıklı bir tatil gezginleri bekliyor. Yemyeşil doğanın içerisinde yürüyüş yapmak, piknik yapmak ve eşsiz fotoğraf kareleri çıkarmak mümkün oluyor. Ayrıca doğanın içerisinde konaklamak için pek çok alternatif sunan Adatepe köyü, Edremit Körfezi’nin muhteşem manzarasına hakim. Sakin ve huzurlu atmosferi ile yenilenmeye olanak tanıyan bölgeye en az bir hafta ayrılması öneriliyor. Tatil boyunca doğal güzellikleri gezmek, tarihi noktalara şahit olmak ve şehir yaşamına karışmak için diğer konaklama seçeneklerine de göz atılması gerekiyor. Bu sayede Adatepe tatilinden büyük bir keyif alıp, tazelenerek memlekete dönmek mümkün oluyor.
Amasra
Güz tatili rotasında mutlaka Amasra’ya da yer verilmesi gerekiyor. Safranbolu’ya son derece yakın olan Amasra’ya uğramamak olmaz zaten! 3 bin yıllık geçmişe sahip olan Amasra, bünyesinde barındırdığı tarihi yapılar ve eserler başta olmak üzere doğal güzellikleri ile dikkat çekiyor. Bundan dolayı yılın dört mevsiminde de ziyaretçi akınına uğramayı başarıyor. Amasra güz zamanları, kalabalık yaz aylarından sonra kafa dinlemeye uygun olan sessiz ve sakin bir atmosfere bürünüyor. Koy sakin, sokakları sessiz ve balıkçıları tenha olan Amasra’da huzurlu zaman geçirmek kaçınılmaz oluyor. Amasra Çekiciler Çarşısı gezginlerin hem kendilerine hem de sevdiklerine hediyelik eşya alabileceği bir yer olarak dikkat çekiyor. O nedenle mutlaka gidilmesi gerektiği düşünülüyor. Bunun dışında balık lokantalarını birbirinden eşsiz tatta deniz ürünleri sunuyor. Taze deniz ürünleri çeşitli meze ve karışık salata eşliğinde mükemmel gittiği için mutlaka denenmesi gerektiği öneriliyor. Amasra’ya günübirlik gezi veya konaklamalı gezi yapan insanların balıkçı kasabasını mutlaka rotasına alması gerekiyor.
Şirince
Sonbahar aylarında Ege Bölgesi’nde yağmur, şömine, yürüyüş, şarap dendiğinde ilk akla hiç şüphesiz, Şirince geliyor. Yağmurun sesinde uyumanın veya kahve yudumlamanın yanı sıra yürümenin de keyifli olduğu bölgede hem ruhu hem de bedeni dinlendirmek mümkün oluyor. Yeşilden sarıya dönen yapraklar melankoli yaratırken müzik eşliğinde dans etmek ve anılara anı eklemek kaçınılmaz oluyor. Ayrıca dışarıda yağmur yağarken, müzik eşliğinde şömine başında şarap içmemek, gezginlerin kendine yaptığı bir haksızlık oluyor. Şehrin kalabalığından, gürültüsünden ve stresinden kaçılan alanda tazelenmek her ruha iyi geliyor. Birbirinden güzel şarapların eşliğinde tatlı ve romantik bir sohbetin tadı bir başka oluyor. Hiçbir yerde rastlanmayacak bu güzellikler İzmir’in Şirince kentinde mümkün oluyor. Pastel renklerin hakimiyetine bürünen tabiatta her gezginin güz tatilini taçlandırması gerekiyor!
Odunpazarı
Eskişehir dendiğinde akla öğrenci şehri, porsuk çayı ve çiğ börek geliyor. Porsuk çayının etrafında dizilen restoranlar, çay bahçeleri, kafeler ve yürüyüş yolları gezginlerin eşsiz atmosferde keyifli zamanlar geçirmesine olanak tanıyor. Çayın içerisinde gondolla kısa bir gezinti yapmak ise, ayrı bir keyif veriyor. Dört mevsimi de ayrı bir güzellik sunan Eskişehir’in sonbaharı bir başka oluyor! Sonbahar aylarında giden insanların Odunpazarı tarafını görmesi ayrı bir zevk veriyor. Hediyelik eşya dükkanları, yöresel lezzet sunan restoranları ve tarihsel sokakları ile ünlenen bölge, anılara anı eklemeyi mümkün kılıyor. Ayrıca Eskişehir’deki müzelerin büyük bir kısmı Odunpazarı’nda yer alıyor. Burada yer alan müzeleri gezerek mimarisine ve eserlerine şahit olmak gerekiyor. Günübirlik gezinin yanı sıra uzun süreli kalmak isteyenlere ise porsuk kenarında sıralanan manzaralı otel, pansiyon, apart ve butik otel alternatifleri öneriliyor.