İstanbul Avrupa Yakası Gezilecek Yerler
Binlerce yıla uzanan tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan İstanbul bir kültür başkenti. Şehirde tarihin tüm izlerini görmek mümkün. Hem geçmişten günümüze gelmeyi başarmış tarihi eserleri hem de doğal güzellikleri ile herkesi kendisine hayran bırakıyor. İki yakayı bir araya getiren İstanbul’un tarih boyunca en çok önem verilen ve gelişmesi sağlanmış olan bölgesi bugün Avrupa Yakası olarak bildiğimiz yaka olmuştur. Bu nedenle gezilip görülecek birçok mekana sahip olan İstanbul Avrupa Yakası gezilecek yerler listesini sizin için hazırladık.

Taksim Meydanı / İstiklal Caddesi
İstanbul’da gezip görmeniz gereken birçok yer var ama bunlardan en önemlisi ve görmeden İstanbul’dan dönmemeniz gereken yerlerden ilki Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi. Yerli ve yabancı turistler tarafından en çok bilinen nokta olan Taksim Meydanı aynı zamanda İstanbul’un en hareketli mekanlarından biri. Meydanın ortasında 1928 yılında yapılmış olan Cumhuriyet Anıtı bulunuyor. Yine meydanın yakınlarında bulunan tarihi Atatürk Kültür Merkezi’ni de mutlaka görmelisiniz.
Meydanın hemen yanında başlayan ve Tünel’de biten, İstanbul’un en ikonik caddelerinden biri olan İstiklal Caddesi’ni boylu boyunca yürümenizi mutlaka tavsiye ediyoruz. Cadde boyunca sağlı sollu dizilmiş olan kafeler, tarihi esnaf lokantaları, sinemalar, galeriler ve mağazaları izleyerek keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. Caddenin tam ortasından geçen ve Tünel’e kadar uzanan nostaljik tramvaya binerek de İstiklal Caddesi’ni bir baştan diğer başa kadar gezmeniz mümkün.
Galata Kulesi
İstanbul’da gezmeye nereye gidilir sorusuna verilebilecek yüzlerce cevap olsa da bu cevapların ilk sırasında yer alacak mekan mutlaka Galata Kulesi olacaktır. İstanbul’un simgesi haline gelen Galata Kulesi, ziyaretçilerine tüm şehri panaromik olarak izleme imkanı sunuyor. Bizans İmparatorluğu’ndan günümüze kalan bu esiz kule tarih boyunca gözetleme kulesi olarak kullanılmış. Hazerfan Ahmet Çelebi’nin üzerinden atlayarak Üsküdar’a kadar süzüldüğü bu kulenin bir de efsanesi var. Efsaneye göre bu kuleye ilk kez kiminle çıkarsanız o kişiyle evleneceğinize inanılıyor. Ancak çiftlerden herhangi birinin kuleye daha önce çıkmamış olması şart. Ayrıca kulenin, kaderinde evlenmek olmayan çiftleri kabul etmediği söyleniyor. Yani eğer Galata Kulesi’ne çıkmayı başarırsanız bu, kulenin sizi kabul ettiği anlamına geliyor. Efsane ne kadar doğrudur bilinmez ama önünde oluşan uzun kuyruklar sizi yıldırmasın. O sırayı mutlaka beklemeli ve eşsiz manzarayı mutlaka izlemelisiniz. Ayrıca kulenin dokuzuncu katında lezzetli yemekler tadabileceğiniz bir de restoran bulunuyor.

Pierre Loti Tepesi
Şimdi sizi Haliç’in iki yakasını da tepeden izleyebileceğiniz meşhur Pierre Loti Tepesi’ne götürelim. Tepeye teleferikle veya mezarlığın içerisindeki patika yolu yürüyerek çıkabilirsiniz. Ancak yine de teleferik ile yapacağınız yolculuğun daha unutulmaz bir manzaraya sahip olduğunu söyleyelim. Tepeye ulaştığınızda sizi eski dönemlerinde “Rabia Kadın Kahvesi” olarak bilinen, bugünkü adını o dönemlerde kahvenin müdavimlerinden olan ünlü Fransız yazar Pierre Loti’den almış olan Pierre Loti Kahvesi karşılıyor. Bu kahvede Haliç’e karşı çayınızı-kahvenizi yudumlamak eşsiz bir deneyim olacaktır. Pierre Loti Tepesi’nde ayrıca hediyelik eşya dükkanları, farklı kafe ve restoranlar da bulunuyor. Her mevsim harika bir manzaraya sahip olsa da özellikle “karlı havada İstanbul’da nereye gidilir?” diye düşünenler için Pierre Loti’ye çıkıp Haliç’in karlar altındaki büyülü manzarasını mutlaka deneyimlemelerini öneririz.
Ortaköy Camii
Beşiktaş ilçesinin Ortaköy semtinde, denizin tam kenarında konumlanmış muhteşem bir yapı olan Büyük Mecidiye Camii ya da halk arasında bilinen ismiyle Ortaköy Camii 1853 yılında inşaa edilmiştir. Batı tarzı barok mimarisi özelliklerini taşıyan cami Sultan Abdülmecit tarafından Dolmabahçe Sarayı’nın ardından Boğaziçi’nin siluetini güzelleştirmek için yaptırıldı. Ortaköy Camii hem içerden eşsiz bir boğaz manzarasına sahip hem de boğazı izleyenlere harika bir seyir keyfi sunuyor. Ortaköy’e gittiğinizde bu harika yapıyı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Mısır Çarşısı
Hatice Turhan Sultan tarafından yaptırılan ve yapımı 1664 yılında tamamlanan Mısır Çarşısı, tarih boyunca şifa dağıtan bitkilerin satıldığı bir mekan olmuştur. Baharat Çarşısı olarak da bilinen bu çarşı özellikle yabancı turistlerin uğradığı ilk duraklardan biri. Yüzlerce çeşit baharatın yanında, yöresel giysiler, farklı çiçek tohumları gibi ürünleri de bu çarşıda bulabilirsiniz. Siz de Mısır Çarşısı’na gelerek baharatların ortaya çıkardığı eşsiz kokuyu içinize çekerek bu tarihi yapıyı inceleyebilirsiniz.
Kapalıçarşı
Hazır İstanbul’un çarşılarından bahsediyorken Kapalıçarşı’yı listemize eklemeden olmaz. Yalnızca İstanbul’un değil aynı zamanda dünyanın da üstü kapalı en büyük çarşılarından olan Kapalıçarşı rengarenk atmosferiyle sizi de büyüleyecek. Temelleri Fatih Sultan Mehmet döneminde atılan, asıl büyük çarşı halini ahşap bir yapı olarak Kanuni sultan Süleyman döneminde alan çarşı günümüze gelene kadar gelişimini sürekli sürdürmüş ve bugün bildiğimiz halini almıştır. 30 bin metrekareye yayılmış çarşı içerisinde 4 bine yakın dükkan bulunuyor. Çarşı öylesine büyük ki, sadece turistlerin değil İstanbul’da yaşayanların bile içerisinde kaybolmadan gezmesi neredeyse imkansız. Osmanlı döneminde her sokağı ayrı bir meslek koluna ayrılmış olan çarşı içerisinde bugün el halıları, mücevherler, gümüş, bakır ve bronzdan üretilmiş hediyelik eşyalar gibi Türk sanatının en güzel örnekleri bulunmaktadır. Kapalıçarşı’ya gittiğinizde bir şeyler satın almak isterseniz esnafla mutlaka pazarlık yapmanız gerektiğini de unutmayın.

Gülhane Parkı
Topkapı Sarayı’nın eteklerinde yer alan Gülhane Parkı, İstanbul’un en güzel parklarından biri. Osmanlı döneminde Topkapı Sarayı’na gül yetiştirmek amacı ile kullanılan park, 1912 yılında halkın kullanımına açılmış. Park içerisinde boğaz manzarasına sahip birçok bahçe bulunuyor. Rengarenk çiçekler ile düzenlenmiş alanlar, ağaçlar ve havuzlara sahip olan park içerisinde dinlenebileceğiniz açık hava kafeleri de mevcut. Ayrıca park içerisinde İslam Bilim ve Teknoloji Tarih Müzesi de yer almakta.
Minyatür Türkiye Parkı ve Müzesi
Miniatürk ismiyle de bilinen Minyatür Türkiye Parkı ve Müzesi, ülkemizde bulunan önemli tarihi eser ve yapıların minyatür maketlerinin yer aldığı bir açık hava müzesi. Minyatürk’te Boğaziçi Köprüsü’nden Mevlana Türbesi’ne Çanakkale Zafer Anıtı’ndan Safranbolu Evleri’ne kadar ülkemizin en önemli yapılarının gerçek boyutta ölçeklendirilmiş maketlerini görebilirsiniz. Açık hava müzesi dışında park, restoran, kafeler, hediyelik eşya dükkanları, gezi treni, çocuk oyun parkı gibi tesisleri de içerisinde barındırıyor.
Atatürk Arboretumu
Farklı ağaç türlerinin koleksiyonunu barındıran bir ağaç müzesi olarak tanımlayabileceğimiz Atatürk Arboretum’u doğa severlerin mutlaka görmesi gereken bir yer. Çok özel bitki türlerini içerisinde barındıran arboretum içerisinde 3 adet yapay göl de bulunuyor. Ziyaretçilerine her mevsim ayrı bir görsel şölen sunan bu özel bahçe içerisinde yürüyüş yapmaktan ve farklı bitki türlerini keşfetmekten çok büyük keyif alacaksınız.
Şehr-i İstanbul neredeyse her köşesinde başka bir güzelliği saklıyor. “İstanbul Avrupa Yakası’nda neler var?” diyenlere görmeleri gereken en önemli noktaları derledik.
Tabi ki İstanbul’u her şeyiyle keşfetmek için bir günün yetmeyeceğini söylememize gerek yok ama yine de kısıtlı bir zamanda İstanbul’a gelen ziyaretçilerin en çok sorduğu soru da İstanbul’da bir günde ne yapılır? oluyor. Eğer sizin de İstanbul’u gezmek için az bir zamanınız varsa en azından boğazda bir tur atıp Nişantaşı’nda bir kahve içmeden, İstiklal Caddesi’ni yürüyerek Galata’ya inmeden geri dönmeyin deriz.