Türkiye’nin kalbi olan İstanbul’da mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerden bir tanesi olan Kadıköy, eskiden Kalkedon ismi ile bilinmekte olup, aynı zamanda Anadolu yakasında bulunan ilçelerinden bir tanesidir. Kadıköy batı ve güneyde Marmara denizi, kuzey batıda Üsküdar, kuzey doğuda Ataşehir ve doğuda ise Maltepe ilçeleri ile çevrili olup, görülmeye değer yerlerden biridir. Marmara sahilleri boyunca Haydarpaşa’dan başlayıp, Bostancı’ya kadar kuzey batı ve güney doğu doğrultusunda uzun bir sahil şeridine sahiptir. Kadıköy’deki yerleşmenin başlangıcını oluşturan Haydarpaşa koyu ve Moda Burnu’nun oluşturduğu alanda yer alan Kadıköy, İstanbul’un gezilip görülmesi gereken harika ilçelerinden bir tanesidir. 19. yüzyılda sürekli olarak iskan sahası haline gelen İstanbul şehri ile bütünleştiği için, İstanbul’un diğer tarihi semtlerine nazaran Kadıköy, tarihi içinde oldukça genç bir yerleşme yerleri arasındadır ve Anadolu yakasının en eski yerleşim yerlerinden bir tanesidir. Kadıköy ilçesinde Osmanlı dönemine ait olan yapılara rastlanır.

İstanbul’un en eski ilçelerinden bir tanesi olan Kadıköy ilçesi, ulaşım bakımından önemli bir yere sahiptir. İstanbul şehrinin farklı semtlerini birbirine bağlayan ulaşım yolları, genellikle Kadıköy ilçesinden geçer. Kadıköy, İstanbul Boğazı’nın Marmara denizine açıldığı güney ağzının doğusuna düşer ve İstanbul’un Anadolu yakasında bulunur. Kadıköy’deki akarsular arasında bulunan Kuşdili Deresi, Çamaşırcı Deresi, Seyit Ahmet Deresi ve Turşucu Deresi başlıca akarsular arasındadır. Kadıköy’de yaz mevsimleri genellikle sıcak ve az yağışlı geçerken, kış mevsimlerinde ise genellikle hava, ılık ve yağmurlu geçer. Kadıköy’ün iklimi genel olarak Marmara denizin etkisi altındadır. Marmara denizinin kıyılarından içeri doğru gidildikçe, Marmara denizinin etkisi yavaş yavaş azalmaya başlar. Genel olarak ortalama sıcaklık kış aylarında 3° ve yaz aylarında ise en sıcak hava 23 derecedir. İstanbul’un mutlaka görülmesi gereken ilçelerinden olan Kadıköy’de mutlaka gezilip görülmesi gereken Osmanlı yapıları ve harika yerler bulunur.

Moda İskelesi
Kadıköy’de mutlaka uğranması gereken yerlerden bir tanesi olan Moda iskelesinin üç tarafı denizlerle çevrili olup, martıların sesleri arasında çayınızı yudumlarken, güne erken başlayıp güzel bir kahvaltı yapılacak yerler arasındadır. Coğrafi konumu sebebiyle farklı ulaşım yollarının kesiştiği noktalardan bir tanesi olan İstanbul, turistik ve tarihi açıdan rotalar üzerinde bir aktarma durağı olur. 1916 ve 1917 yıllarında Vedat Tek tarafından tasarlanmış olan Moda İskelesi, 1986 yılında yolcuların az olduğu sebep gösterilerek, ulaşım hizmetinden alınmıştır. Aradan 70 yıl geçtikten sonra farklı birçok işlevi ev sahipliği yapan Moda İskelesi, aslen iskele olarak planlanmış ve inşa edilen bir yapı olarak bilinir. Moda iskelesi önceki yıllarda yat kulübü, sahil gazinosu ve restoran olarak kullanılmaktadır. Farklı dönemlerde alt yapı olarak kullanılan iskele, genel olarak Kadıköy sahil üzerinde bulunan yeri ile, topluma bir simge olarak kazanmıştır. 2015 yılına gelindiğinde zaman Moda İskelesi, tamamen verdiği hizmetlere kapatılmıştır.
Yakın dönemde yapının tekrar hizmete döndürülmesi için farklı çalışmalara başlanmıştır. Belli bir süre sonra şantiye ve proje süreci sonrasında Moda İskelesinin kapıları, bütün İstanbul’da yaşayan kişilere açılmıştır. Yapının tekrar hayata döndürülmesi ile beraber kitap-kafe ve kütüphane olarak kullanılması önerilmiştir. İskeleye bağlanan yol, kamu tarafından ele alınır ve iskelenin bir parçası olarak kabul edilen bu mekanda oturma alanları planlanmıştır. Sahil şeridi ile iskele arasında bulunan iz, sadece vapura yetişmek için hızlı bir şekilde geçilen ulaşım yolu olmaktan çıkıp şehrin organik bir uzantısı haline dönüşmüştür. İskelenin bir kısmında kütüphane ve çalışma ortamları bulunur. Ergonomik konforu ön planda tutulan Moda İskelesi, toplumsal fayda ve eşit kullanım hakkı açısından, yetkililer tarafından göz önünde bulundurularak maksimum bir şekilde belli bir kapasite şeklinde hedeflenir. Zemin katı, kütüphane ve kafa olarak kullanılmaktadır. Kadıköy sahil hattını iskele bölümüne bağlayan uzun bir yürüme yolunun üzerinde, ziyaretçileri sessiz bir şekilde yönlendiren ve süreklilik talep eden peyzaj aydınlatması bulunur.

Akmar Pasajı
İstanbul’a uğrayarak kahvelerinizi Kadıköy’ün simgelerinden bir tanesi olan Akmar Pasajında yudumlamak ve pasajın sahip olduğu nostaljinin keyfini çıkarmak için mutlaka Akmar Pasajına uğrayabilirsiniz. 1980 li yıllarda Akmar Pasajı, Özel Marmara Koleji olup, köklü bir aile olan Akdiklere aittir. 1982 yılında bu yapı bir iş hanına dönüştürülerek zamanla Akmar Pasajı adını almıştır. Akmar Pasajı’nın isminin içinde bulunan Ak ailenin soyadından gelip, mar kökü ise okulun adının son hecelerini almıştır. 1986 yılında okul kapanarak, yerine dükkanlar almıştır. Kısa bir zaman içerisinde Akmar Pasajı, Mühürdar Caddesinin kültür yuvası haline gelmiştir. Pasajın kapılarının sahaflara açılmasındaki en büyük kurucu ise Maruf Lütfü Seymen olmuştur. Akmar Pasajının koridorlarında kitap, plak, stüdyolar, mağazalar ve antika eşyalar bulunur. Bilgisayarcı, resim malzemeleri ve akvaryum malzemeleri satan dükkanlar ve eczaneler bulunarak, bu pasaj belli bir zaman içerisinde pek çok dönüşüme uğramıştır.
Yoğurtçu Parkı
Kadıköy’ün en işlek yerlerinden bir tanesi olan Yoğurtçu Parkı, geçmişten günümüze kadar gelen en yeşil ve ender yerler arasındadır. Eskiden gelen popülerliğini kaybetmiş olsa bile, zamanla tekrardan eski popüler haline dönmektedir. Genellikle Yoğurtçu Parkı, Kadıköy Belediyesi’ne devredildikten sonra yapılan çalışmalar sonrasında, İstanbul halkının çok fazla ve çok sık uğradığı yerler arasından bir tanesi olmuştur. 2010 yılında yapılan çalışmalar sonucunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, Kadıköy Belediyesine devredilen Yoğurtçu Parkı, bu zamana kadar birçok düzenlemeler sonucunda üzerinde belli bir çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Parkın içerisinde yürüyüş alanı ve koşu alanı bulunur. Yapılan çalışmalar sonucunda engelli vatandaşlar için parkın farklı bölümlerine fitness alanları kurulmuştur. Spor aktiviteleri bakımından oldukça zengin olan bu parkın içinde basketbol sahası, tenis kortu ve bisiklet yolu bulunur. Yoğurtçu Parkı’nın içinde irili farklı birçok heykel bulunur. Bulunan bu heykellerden en çok bilinen ve ziyaret eden kişiler tarafından ilgi gören, Fenerbahçe’nin büyük kaptanı olan Alex de Souza heykelidir.

Fenerbahçe Parkı
Kadıköy’ün göbeğinde saklı bir cennet haline gelen Fenerbahçe Parkı, İstanbul halkı tarafından oldukça ilgi gören yerler arasındadır. Parkın içerisinde yaklaşık olarak beş adet kafeterya bulunur. Bu kafelerden birkaçı şadırvanlara yerleştirilmiştir. Bu kafelerden en çok bilinen ve en popüler olanlardan bir tanesi Romantika kafesidir. Romantika kafesi, park ile bütünleşmiş ve içerisinde Venedik’ten gelen büyük avizeler, çiçek dekorları ve uçan kuşlar ile farklı bir atmosfere sahiptir. Fenerbahçe Parkında pazar günleri açık büfe kahvaltı sunan restoranlar bulunur. Çay ve kahvelerinizi parkın içerisinde bulunan kafelerden temin edebilirsiniz. Şehrin içerisinde ve şehirden uzak olmanın keyfini yaşayabileceğiniz nadir yerlerden bir tanesidir. Genellikle ilkbahar aylarında ağaçları çiçek açmasıyla beraber bu park, pembe rengine bürünür. Yaklaşık olarak 150 yaşında olan sakız ağaçları vardır. Parkın içerisinde patenle kayanların yanı sıra, koşu yapan ve yürüyüş yapan birçok kişiyi görmeniz mümkündür. Parkın içerisinde minyatür hamamın bulunduğu detaylar ziyaret eden kişilerin dikkatini çeker. Parka gelen en özel ziyaretçiler genellikle düğün fotoğrafları çeken kişilerdir. İstanbul’un Kadıköy ilçesine gelip, mutlaka Fenerbahçe Parkı’na uğramadan İstanbul’dan ayrılmamanız önerilir.