Kapadokya, doğanın ve tarihin eşsiz bir masal gibi birleştiği, dünya üzerinde eşi benzeri olmayan büyüleyici bir bölgedir. Erciyes, Hasan ve Göllü Dağı’nın lavları yüzyıllar boyunca şekillendirdiği bu bölge, peri bacalarının oluşumuna tanıklık ediyor. Kapadokya aynı zamanda çeşitli medeniyetlerin de merkezi olmuş bir bölgedir. Hem yerli hem de yabancı turistlerin “Seyahat edilecek yerler” listesinde üst sıralarda yer alan Kapadokya, aynı zamanda Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı niteliğindedir. Kapadokya, İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan Nevşehir, Kayseri, Kırşehir, Niğde ve Aksaray illerinin ortak noktasında konumlanmıştır. Büyük bir bölümü Nevşehir sınırları içerisinde bulunan Kapadokya’da halkın geçim kaynağı büyük ölçüde turizme dayanmaktadır. El yapımı seramik ve çömlek işleriyle uğraşan yerel halk, tarihi evleri konaklama tesislerine dönüştürerek konuklara hizmet vermektedir. Kışları sert, yazları ise kurak bir iklimin etkisi altında olan Kapadokya’yı ziyaret etmek için en uygun dönem bahar aylarıdır. Kapadokya, Kalkolitik Çağ’dan itibaren sürekli bir yerleşim alanı olmuş ve farklı dönemlerde 8 ayrı medeniyete ve 20’den fazla topluluğa ev sahipliği yapmıştır. Tarihi kadar eski olan ismi de milattan öncesine uzanmaktadır. Kapadokya, Pers döneminde “Katpatuka” olarak anılmıştır. Bu kelimenin anlamı, bölgenin at yetiştiriciliğine uygun olması ve halkın atlarına verdiği önem nedeniyle “Güzel Atlar Ülkesi” olarak açıklanmaktadır.
Yüzyıllardır zengin bir tarihi barındıran Kapadokya hakkında birçok efsane dolaşmaktadır. Bunlardan biri, bölgeyi ele geçirmek istemeyen Miletli Thales’in Lidya Kralı’nın Pers saldırılarına karşı koymak için Kızılırmak Nehri’ni ikiye böldüğü ve ordusunu karşıya geçirmesini sağladığıdır. Rivayete göre Thales, aynı zamanda tarihteki ilk bilimsel hesapları da Kapadokya’da yapmıştır. Kapadokya, sadece doğal ve kültürel güzellikleriyle değil, aynı zamanda tarihi zenginlikleriyle de ün kazanmış bir bölgedir. 1985 yılında Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik Alanı gibi alanlar UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kabul edilerek Kapadokya’nın önemini bir kez daha vurgulamıştır.
Gezilecek Yerler
Bölgenin yüzeyi kadar altında da zengin bir tarih yatmaktadır. Her adımında tarihin izlerini taşıyan Kapadokya’da, mağara ve yeraltı şehirlerinde Roma ve Bizans İmparatorlukları’na ait yaşam izleri görülebilir. Aynı zamanda peri bacalarının içindeki yüzyıllar boyu süregelen mucizevi oluşumlar ve vadilerdeki doğa harikaları da görülmeye değer yerler arasında yer almaktadır.

Kapadokya Derinkuyu Yeraltı Şehri
Kapadokya’da 200’den fazla yer altı şehri bulunmaktadır. Bu sayılarıyla adeta sınırsız olan yer altı şehirlerinin içinde en tanınmışları Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak, Mazı ve Tatlarin Yeraltı Şehirleri’dir. Yüzyıllar boyunca çeşitli medeniyetlerin yaşam alanı olarak kullanılan bu yer altı şehirlerinin içerisinde manastırlar, günah çıkartma ve vaftiz havuzları, kiliseler, kilerler, havalandırma sistemleri ve kanalizasyon tesisleri gibi çok sayıda bölüm bulunmaktadır. Bazı yer altı şehirlerinin her seviyesi ziyarete açıkken, bazıları ise sadece belirli katlara izin vermektedir.
Vadiler
Kapadokya’da, yer altı şehirleri gibi eşsiz özelliklere sahip vadilerin sayısı oldukça fazladır. Turistlerin büyük ilgi gösterdiği ve görsel bir şölen sunan vadiler arasında Ihlara, Güvercinlik ve Devrent Vadisi öne çıkmaktadır. Kapadokya’nın en gözde vadisi olan Ihlara Vadisi, 4. yüzyılda yerleşime açılmış ve 120 metre derinliğinde bir kanyonda yer almaktadır. Ihlara Vadisi’nin dik yamaçları tırmanması zor olabilir, ancak misafirlere eşsiz bir manzara sunar. Güvercinlik Vadisi, 9. yüzyıldan itibaren üzüm yetiştiriciliği yapmak için güvercin gübresini kullanan yerel halk tarafından yaşanmıştır. Aynı zamanda Hristiyanlar, güvercin yuvalarındaki yumurtaları fresk yapımında kullanmak için kullanmışlardır. Eğer nazar inancına sahipseniz ve kötü şansı uzaklaştırmak isterseniz, vadideki nazar ağaçlarında dilek dileme geleneğini deneyebilirsiniz. Devrent Vadisi, “Hayal Vadisi” ve “Perili Vadi” olarak da bilinir ve peri bacalarının benzersiz siluetleri ile ünlüdür. Deve, insan ve farklı hayvan figürlerine benzeyen peri bacaları arasında Meryem Ana’nın elleri açık bir şekilde dua ettiği tasvir edilen bir peri bacası da bulunur. Bu vadiler, Kapadokya’nın mucizevi güzelliklerini her mevsimde farklı bir manzara ile misafirlere sunar. Kapadokya vadilerini keşfederken yanınıza mutlaka bir fotoğraf makinesi almayı unutmamalısınız.

Göreme Açık Hava Müzesi
Türkiye’nin ender bulunan açık hava müzelerinden biri olan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenen Göreme Açık Hava Müzesi, Kapadokya’da mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Tarih dolu her alanında Hristiyanlık dönemine ait desenleri ve Hz. İsa ile İncil’in hikayelerini tasvir eden freskleri gözlemleyerek geçmişe bir yolculuk yapabilirsiniz.
Göreme Açık Hava Müzesi, yaz aylarında 08.00-19.00, kış aylarında ise 08.00-17.00 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlamaktadır.
Saç Müzesi
Kapadokya’da yer alan başka bir müze, Guinness tarafından dünyanın en özgün müzelerinden biri olarak kabul edilen Saç Müzesi’dir. Çömlekçiler çarşısının içinde Galip Bey’in dükkânında bulunan bu müzede 16.000’den fazla kadın saçı sergilenmektedir. Fransız asıllı Galip Bey’in sevgilisi ülkesine dönerken saçından bir tutam keserek duvara asmıştır. Dükkâna gelen ziyaretçilerin kendi saç tutamlarını kesip duvara asmaları sonucunda müzede 16.000’i aşan saç tutamı birikmiştir. Bu saç tutamları arasından her yıl iki kez çekiliş yapılarak bir haftalık Kapadokya tatili hediye edilmektedir. Galip Bey’in müzesi haftanın her günü 08.00-19.30 saatleri arasında ziyarete açıktır. Ancak saç tutamlarının ucundaki iletişim bilgileri nedeniyle müzede fotoğraf çekmek yasaktır.
Ayrıca, bu seçeneklerin yanı sıra dünyanın tek yeraltı seramik müzesi olan Güray Müze, 150 yıllık tarihi bir konağın müze olarak kullanıldığı Kapadokya Sanat Tarihi Müzesi ve prehistorik dönemlerden Osmanlı dönemine kadar eserlerin sergilendiği Ürgüp Müzesi gibi özel rotaları da ziyaret edebilirsiniz.

Kapadokya Aktiviteleri
Kapadokya, sadece oturup seyredilmesi bile büyüleyici olan bir bölge olarak öne çıkıyor. Doğal güzelliklerinin yanı sıra çeşitli aktiviteler sunarak misafirlerine unutulmaz deneyimler yaşatıyor. Bölgeyle özdeşleşmiş ve dünya çapında ün kazanmış olan balon turları, şehri tüm detaylarıyla keşfetmenize olanak sağlıyor. Aynı şekilde ATV turları da bölgeyi keşfetmek isteyenlere farklı bir deneyim sunuyor. Bunun yanı sıra Kapadokya’nın özgün festivalleri de bölgedeki aktivitelerin önemli bir parçasını oluşturuyor.
Balon Turu
Eğer Kapadokya’da gezilecek ve görülecek yerler için kısıtlı zamanınız varsa veya hepsini kuşbakışı bir açıdan görmek istiyorsanız, mutlaka bir balon turuna katılmanızı öneririm. Kapadokya’nın simgesi haline gelmiş sıcak hava balonları, gün doğumunda havalandığı ve manzarayı en iyi şekilde görebilmek için yaklaşık 310 metre yükseğe çıktığı anları yaşatıyor. Kapadokya seyahatinizi unutulmaz kılacak bu deneyim, yaklaşık 2 saat kadar sürüyor.
Kapadokya’da Nerede Kalınır?
Kapadokya’da konaklama tercih edilirken en çok gözde bölgeler; Ürgüp, Göreme, Uçhisar ve Avanos olarak belirleniyor. Gezilecek yerlere yakınlığı ile bilinen Ürgüp ve Göreme, otel ve mekan seçenekleri bakımından oldukça zengin bölgeler olarak öne çıkıyor. Kapadokya’nın batısında bulunan Uçhisar, özellikle gün batımı manzarası arayanlar ve doğa yürüyüşleri yapmak isteyenler tarafından tercih ediliyor. Bölgenin kuzeyinde konumlanan Avanos ise yerel lezzetleri sunan restoranları ve yöresel ürünlerin bulunduğu dükkanları ile öne çıkıyor. Türkiye’nin turizm merkezlerinden biri olan Kapadokya’nın her köşesinde pek çok konaklama seçeneği bulunuyor. Ancak bölgedeki mağara otelleri, Kapadokya’nın dokusunu en iyi şekilde yansıtan konaklama alternatifleri arasında yer alıyor. Bu mağara otellerinin birçoğu aynı zamanda muhteşem vadi manzaraları sunuyor.