Nevşehir’in içinde yer alan Kapadokya bölgesi, tarihsel olarak sık sık saldırılara maruz kalmıştır. Kapadokya’da yaşayan insanlar, özellikle Bizans, Roma ve Arap saldırılarından kaçmak amacıyla yer altı şehirleri inşa etmeye başlamışlardır. Bu yer altı şehirleri, sadece Kapadokya’nın jeolojik oluşumlarına özgü olan yapılar arasındadır ve bu nedenle başka hiçbir yerde benzerleri bulunmamaktadır. Kapadokya Yeraltı Kentlerinin sayısı 200’ü bulmaktadır ve ilk yazılı metin olan Ksenophon’un “Anabasis” isimli kitabında bu yeraltı şehirlerine dair bilgiler bulunmaktadır.
Atinalı Ksenophon, Isparta ordusuyla birlikte Tiran Kralı Artakserkses’e karşı düzenlenen sefere katılmış ve ordunun zafer kazandıktan sonra dönüşünü anlattığı “Anabasis” kitabında, yorgun ve bezgin ordunun Derinkuyu ve Kaymaklı gibi yeraltı şehirlerinde konakladığını anlatır. Kapadokya’da yapılan ciddi araştırmalar arasında 1960-1970 yılları arasında gerçekleştirilenler de bulunmaktadır. Alman araştırmacı Martin Urban’a göre, yeraltı yerleşimlerinin öyküsü M.Ö. 7.-8. yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Ayrıca, bölgede Hititlere ait birçok kalıntının bulunması (kaya kabartmaları ve yazılı anıtlar gibi) ve Hititlerin benzer savunma sistemlerini kullandığı bilinmesi, Kapadokya Yeraltı Şehirlerinin daha da eski tarihlerde, hatta tarih öncesine giden bir geçmişi olduğunu göstermektedir.
Kaymaklı Yeraltı Şehri
Kaymaklı yeraltı şehri, Kapadokya bölgesinde bulunan yaklaşık 200 yeraltı şehrinden biri olarak öne çıkar. Bu yer altı şehirleri, geçmişteki saldırılardan kaçmak ve korunmak amacıyla inşa edilmiştir. Kaymaklı yeraltı şehri, katlara ayrılmış bir yapıya sahiptir. İlk kat genellikle ahırlara ayrılmıştır. Girişteki ahır, aynı zamanda farklı bölgelere geçişi sağlayan koridorlarla bağlanmıştır. Bu koridorlar aracılığıyla kilise ve yaşam alanlarına ulaşılabilir. İkinci kat ise kiliseye erişimi sağlar. Kilise, tek nefli ve 2 apsislidir. Apsislerin önünde vaftiz kurnası, yan taraflarda ise oturma platformları yer almaktadır. Kilisenin yanında, kilise görevlileri için kullanılmış olduğu düşünülen bir mezarlık bölgesi mevcuttur. Kaymaklı Yeraltı Şehrinin en öne çıkan alanları üçüncü katta yer almaktadır. Bu kat, şırahaneler, erzak depoları, mutfaklar ve oturma alanlarından oluşur. Ayrıca, ilginç bir şekilde, bakır işletme atölyeleri de üçüncü katta yer alır. Bu atölyelerde andezit taşı gibi yerel malzemeler kullanılarak bakır işleme yapılmıştır. Dördüncü kattaki mekanlar, yeraltı şehri sakinlerinin günlük işlerini burada da sürdürdüğünün bir göstergesidir. Kaymaklı yeraltı şehri, tarihi ve işlevsel önemi nedeniyle ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli bir turistik mekandır.
Özkonak Yeraltı Şehri (Avanos)
Avanos’a 14 kilometre uzaklıkta bulunan bu yeraltı şehri, İdiş Dağı’nın kuzey yamaçlarında yer almış ve yoğun tüf tabakalarından oluşan volkanik granit yapıya sahip bir bölgeye inşa edilmiştir. Geniş alanlara yayılan galeriler, tünellerle birbirine bağlanmıştır. Katlar arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehirleri’nden farklı olarak dar ve uzun delikler bulunmaktadır. Düzgün oyulmuş odaların girişleri kapatıldığında, havalandırma bu dar ve uzun delikler sayesinde sağlanmaktadır. Diğer yeraltı şehirlerinden ayıran bir özellik olarak, tünelin üzerine delikler oyularak (düşmanın uzak tutulması amacıyla) savunma önlemi alınmıştır.
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Nevşehir’e 29 kilometre uzaklıktaki Derinkuyu ilçesinde yer alan Derinkuyu yeraltı şehri, Kapadokyadaki diğer örnekler arasında en geniş, en derin ve en gelişmiş yerleşim alanı olarak öne çıkar.Tam sekiz katı olan ve 85 metre derinliğe kadar inen Derinkuyu Yeraltı Şehrinde yaşam alanları, mutfak ve yemekhaneler, ahırlar ve şırahaneler gibi bölümler bulunmaktadır. Ayrıca, diğer yeraltı şehirlerinde rastlanmayan bir özellik olarak Misyoner Okulu da burada yer almaktadır. Bu okulun geniş tavanı, yöredeki diğer yeraltı şehirlerinde olmayan beşik tonoz tarzı bir kaplama ile örtülmüştür.
Derinkuyu Yeraltı Şehrinin diğer bir dikkat çekici özelliği ise 55 metre derinliğe kadar inen ve aynı zamanda su kuyusu olarak kullanılan havalandırma bacalarıdır. Bu ikinci işlevi, özellikle kuşatma zamanlarında aşağı inemeyen düşmanların suları zehirlemesini önlemek amacıyla bu bacaların bir kısmının yeryüzüne açılmaması olarak bilinmektedir. Kaymaklı yeraltı şehriyle birlikte ziyaretçilere açılan Derinkuyu’nun bugün sadece onda biri gezilebilmektedir. Bu etkileyici yeraltı şehrinin kilisesi ikinci katta yer alır ve haç şeklindeki bu kiliseye erişmek için doğrudan 3. ve 4. katlardan inilen bir merdiven bulunmaktadır.
Mazı Yeraltı Şehri
Eski dönemlerde Maltaza olarak adlandırılan Mazı Yeraltı Şehri, Ürgüp’ün 18 kilometre güneyinde yer alırken, Kaymaklı Yeraltı Şehri ise 10 kilometre doğusunda yer bulur. İsmini yer aldığı köyden almıştır. Köy ve Yeraltı Şehrinin bulunduğu vadide ve düzlükte Erken Roma ve Bizans Dönemi’ne ait birçok kaya mezarı görülebilir. Mazı Yeraltı Şehri, farklı bölgelerde dört ayrı girişi belirlenmiştir. Bu girişlerin kontrolü için büyük sürgü taşları kullanılmıştır. Özellikle bu bölümde, sürgü taşlarının kolayca hareket edebilmesini sağlamak için düzenlemelerle izinsiz giriş neredeyse imkansız hale getirilmiştir.
Mazı Yeraltı Şehrinde diğer yeraltı şehirleri gibi giriş katı hayvan ahırlarına ayrılmıştır. Fakat bu yerde, öteki yeraltı şehirlerinden ayrı olarak ahırın merkezinde hayvanlar için yalaklar yer almaktadır. Bunun yanı sıra, Mazı Yeraltı Şehrindeki ahırların sayısı diğerlerine kıyasla daha fazladır. Aynı bölümde bulunan diğer ilginç yapılardan biri ise şırahanelerdir. Hem hayvan ahırlarının yoğunluğu hem de şırahaneler, Mazı Şehri’nin uzun süreler boyunca kullanılmak üzere inşa edildiğini düşündürür. Şırahanelerin tavanında, üzümlerin aşağı doğru akmasını sağlayacak bacalar dikkat çekicidir.
Özlüce Yeraltı Şehri
Özlüce Yeraltı Şehri, diğer yer altı şehirlerinden farklı bir tasarıma sahiptir. Katlı sistem yerine tek katlı fakat oldukça geniş bir alan yerleşimi tercih edilmiştir. Yeraltı Şehrinin en geniş kısmını girişteki ana mekan oluşturur. Bu geniş alanın sağından erzak depoları, solundan ise oturma odaları bulunmaktadır. Özlüce Yeraltı Şehrinin koridorları oldukça uzun olup, tabanlarında tuzaklar bulunan hücre tipi odaları barındıran uzun galerilere açılmaktadır. Yeraltı şehri, oyulan tüf kayaların farklı renklerinden oluşmaktadır. Girişteki bazalttan yapılmış kemerli bölümler sayesinde, 15 metre uzunluğundaki bir geçitle ana tüf kayaya ulaşılabilmektedir. Daha yeni olan giriş bölümü, eski ana mekan ile olan ilişkiyi kesmek amacıyla koridorun sonunda granitten yapılmış ve yaklaşık 2 metre çapında bir sürgü taşı ile kapatılmıştır.
Sivasa Gökçetoprak Yeraltı Şehri
Sivas’a 35 kilometre uzaklıkta, Gülşehir ilçesinin batısında, Gökçetoprak Köyü yakınlarında bulunan Gökçetoprak Yeraltı Şehri, ilk olarak 1989 yılında Fransız araştırma ekibi tarafından bulunmuştur. İtalyan kökenli Roberto Bixio ve Stefano Saj, 1991 yılında Commissione Nazionale, Cavita Artificiali adlı kuruluşta bu bölgede çalışmalar yapmışlardır. Sivas Gökçetoprak Yeraltı Şehri’nin bulunduğu bölgenin jeolojik yapısı, diğer yeraltı şehirlerinden farklıdır. En alt katmanı kızıl-kahverengi renkte çamur taşı oluştururken, üstünde 3-4 metre kalınlığında iri taneli tüf yatağı olan aglomera bulunmaktadır. En üst kısımda ise sert volkanik andezit kaya blokları yer almaktadır. Yeraltı şehri, çamurtaşı ve aglomera formasyonlarının içine oyulmuştur. Bu bölgedeki platonun yamacına oyulan yeraltı şehrinden sadece iki katı gün yüzüne çıkarılabilmiştir. İki katta da oldukça geniş, ancak düzensiz dikdörtgen mekanlar yer alır ve bu mekanlar dar ve uzun koridorlarla birbirine bağlanmıştır. Koridorları ayıran kapı taşları dışarıda hazırlanarak içeri taşınmış ve koridorların girişlerine yerleştirilmiştir.