Ren Nehri kenarında, İsviçre, Fransa ve Almanya sınırlarının birleştiği yerde konumlanan ve bu sebeple Dreiländereck (üç ülkenin köşesi) olarak adlandırılan Basel, dünyada bir sanat başkenti olma özelliği göz dolduruyor. İsviçre’yi Ren nehri ile denize bağlayan en heybetli limana sahip olan şehir İsviçre ihracatının başlangıç noktası. İsviçre, AB üyesi değil ancak Schengen Bölgesi’nde yer alıyor, Schengen vizeniz mevcutsa bu harika kenti ziyaret etmek için 2-3 gün yeterli olacaktır. Ren nehrinin batı ve güneydeki kenarları, Ortaçağ’dan günümüze kadar varlığını sürdüren Grossbasel’i barındırıyor.
Kleinbasel ise, ışıltılı gecelerin büyük bir bölümünü içinde barındıran kuzey kısımda bulunuyor. Dilerseniz Eski Kenti gezin, dilerseniz Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürüyün, dilerseniz Ren Nehri’nde bir sefere katılın, Basel’de yapılması gereken pek çok organizasyon mevcut. Basel, Orta Çağ havasıyla sizi tarihe yönelik harika bir sefere çıkarırken, oldukça lüks markalar ve pek çok modern mimari yapı, sanat galerisi ve mağazayı içinde bulunduruyor. Klasik ve çağdaş tarihi eserlerin sergilenmiş olduğu müzeler ve her yıl düzenlenen Art Basel Fuarı ile tarih ve sanatseverler açısından cennet denebilecek güzellikte. İsviçre çok büyük bir ülke olmadığından çevresinde trene binip Basel’den günübirlik gidilebilecek bir çok yer var. Zürih ve Luzern günübirlik turlara katılabileceğiniz kadar yakın bir mesafede bulunuyor. Sadece İsviçre’de gezme zorunluluğunuz da yok sınırı geçip ve komşu ülke Fransa’da Alsace’yi yada Almanya’nın Kara Ormanı’nı gezebilirsiniz.

Basel, yükselişte olan ilaç ve kimya sektörü ile İsviçre’nin en donanımlı kenti olmak adına Zürih ile yarış halinde. İsviçre’nin en eski üniversite kenti olan Basel, zengin mimarisi ile tasarlanmış kırmızı kumtaşı belediye binası ve Romanesk-Gotik katedrali kentin tarihi sembollerinden. Tarihi kent merkezinde turunuz esnasında, minik dükkanlar, antika kitapçılar ve modern tasarım mağazalarını gezebilir bunların yanı sıra yerel Basel ballı kekini tadabilirsiniz. Basel, yöresel bilince sahip ve açık görüşlü bir yerleşim yeri. Burada tarihi mimari yapıların yanında Herzog & de Meuron, Diener & Diener ve Richard Meyer gibi popüler ve başarılı mimarlar tarafından dizayn edilen pek çok modern mimari yapılar bulunuyor. Basel yemyeşil bir kent olmanın yanı sıra, Botanik Bahçeler, birbirinden güzel parklar ve Ren Nehri kenarında sakinlemek ve zaman geçirmek için muhteşem mekanları içinde bulunduruyor. Basel hayvanat bahçesinde bulunan Etoscha Evi, Namibya savaşı ile ilgili harika bir tarih sunuyor. Augusta Raurica’da göz alıcı kalıntılar ve müzede yer alan pek çok tarihi buluntu, geçmiş dönemlere ait Romalıların bu kısımdaki kalabalık hayatlarına tanıklık ediyor. Basel ve çevresinin ilkbahar aylarında çok sayıda kiraz ağacının bulunduğu görsel şölen yaşatan kırsal kesimi de bilhassa muazzam çiçeklere ev sahipliği yapıyor. Almanya ve Fransa, Kara Orman ve Vosges Dağları, kıyı kenti Basel’den yalnızca bir kaç adım uzakta yer alıyor. Kentte bulunan 40 civarı tarihi müze Basel’i İsviçre’deki en çok sayıda müzeye sahip kent yapıyor. Bu tarihi müzeler içinde göz alıcı güzellikteki Kunstmuseum, eğlenceli mekanik heykelleri ile Tinguely Müzesi ve Renzo Piano tarafından dizayn edilmiş bir mimari yapı olan Beyeler Vakfı’nın 20. yy.’dan kalan muazzam sanat koleksiyonu bulunuyor. Bu minik kent, her sene Haziran’da modern ve çağdaş tarihi eserler için dünyanın uluslararası sanat gösterilerine öncü olan Art Basel’i barındırıyor.
Art Basel
Art Basel’de resim, heykel, fotoğraf ve video çalışmalarını bir araya toplayan yaklaşık 300 galeri, modern sanatın yüce ustalarından yükselen yıldızlarına kadar 2.500’den daha fazla sanatçının sanat eserleri sergileniyor. Temel etkinliğin ötesinde, kültür ve sanat severler kültür ve sanat bakımından zengin şehri daha minimal sergiler, film gösterimleri, harika konserler yer alıyor. Ancak Basel, senfoni orkestrasının yanında uluslararası prodüksiyonların bulunduğu müzikal bir tiyatro da yer alıyor. Senede bir defa düzenlenen Fasnacht Karnavalı, Baselliler için en kıymetli organizasyon. Sabahın erken saatlerinde hava ışımadan kentin tüm ışıkları sönüyor ve tüm sokaklarda ışıl ışıl ve rengarenk bir tören yapılıyor.
Basel’e Nasıl Gidilir ?
İstanbul ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Basel Havalimanı’na sıklıkla direkt uçuşlar yer alıyor. Basel’e, ülkemizdeki pek çok şehirden aktarmalı uçuşlarla da kolayca ulaşmak mümkün. Basel bir sınır kenti olduğu için, Mulhouse Uluslararası Havalimanı’nın üç ülkeyi birbirine bağlayan üç kapısı mevcut. Fransa topraklarına dahil olmasına rağmen, havaalanı Basel şehrine çok daha yakın olduğu için çok sık tercih edilen bir geçiş noktası olarak biliniyor. Mulhouse Havalimanından Fransa’ya ulaşmak için otobüse binmek ve pek çok kente ulaşmak için St. Louis tren garında inmek gerekiyor. Bir başka otobüs de Basel tren garına gidiyor. Diğer Alman kentlerine ulaşabilmek için Freiburg’a servisler mevcut. Bunun yanı sıra önceden rezervasyon yapmanız tavsiyesiyle havaalanından otomobil de kiralayabilirsiniz.

Basel Karnavalı
Basel Karnavalı, orijinal adıyla ‘Basler Fasnacht’, İsviçre için en önemli 10 festivalden biri. Bir Rio Karnavalı ile karşılaştırılamaz ama Basel açısından bakıldığında 20 bin maskeli ve kostümlü insan bulunuyor ve bu sayı Basel’in nufüsü göz önünde bulundurulduğunda göz ardı edilemeyecek derecede yüksek. Geçmişi 1200’lü yıllara dek uzanan Basel Karnavalı, İsviçre’nin en kıymetli kültürel ve sosyal faaliyetlerinden ve yakın zamanda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiş. Yalnızca bu bile gidip gezmek ve şehri keşfetmek için yeterli bir neden. Basel karnavalı 3 gün 3 gece eğlence sürüyor. Karnaval, büyük perhizin ilk gününden sonraki ilk pazartesi günü başlıyor ve 3 gün boyunca devam ediyor.
Karnavala ilk günü pazartesi sabahı saat 04:00’da Morgenstreich denen sabah yürüyüşü ile start veriliyor. Kentin tüm ışıkları sönüyor ve karnaval toplulukları eş zamanlı el fenerlerini yakarak karnaval müzikleri ile yürüyüşe başlıyor. Şatafatlı maskeler ve muhteşem kostümleriyle bu topluluklar, trampet ve davul çalarak sokak sokak eğleniyor. Yöresel kıyafetlerin yanı sıra, çeşitli temada kıyafetler de görmek mümkün. 1. ve 3. günün öğleden sonrasında kentte kortej geçişi oluyor. Kortej geçişi sırasında yöresel kıyafetli insanlar çoğunlukla çocuklara şeker ve meyve atıyor. Hatta o kadar çok konfeti atılıyor ki, görülebilen her yer konfeti oluyor. Ayrıca, topladığınız şeyleri taşıyabilmek için, bir çanta yanınızda bulundurmanızı tavsiye ediyoruz. Son derece fazla bir karnaval ganimeti ile eve döneceksiniz bize güvenin. İzleyici olarak gelenlerin kostüm giymesi pek hoş karşılanmıyor. Çocuk izleyiciler kostümlerini giyerek karnavalı izleyebiliyorlar.
Genel olarak, gündüz etkinlikleri bakımından çocuk dostu bir karnaval olduğunu söylenebilir. Kentin birçok bölgesini kapsayan oldukça uzun bir rut belirlenmiş. Bunun sayesinde tek bir alanda yığılma olmuyor. Ezilme, ya da görme sorunu olmadan çocuklar da gayet keyifli vakit geçiriyor. Karnavalın 2. günü çocuklara ayrılıyor. Karnaval kontrolü çocuklarda, daha küçük bir kortej geçişini kostümlü çocuklar gerçekleştiriyor. 2. Gün daha sevimli kostümler olduğunu söylenebilir. Tüm öğleden sonra sokakta geçiyor, malum kış ayı çocuklar üşür. İsviçre’de soğuk hava diye bir durum yok, hava şartlarına göre sıkı giyinmek vardır. Sıkı giyindikten sonra size karnavalın sefasını sürmek kalıyor. Gündüz kortej geçişleri ile sınırlı kalmıyor eğlence, gece de tüm hızıyla devam ediyor. 2-3 ana meydanda karnaval müzikleri eşliğinde konserler düzenleniyor.