Dünya, keşfedilmiş ve üzerinde yaşam olan bir gezegen olmasının yanı sıra muazzam güzellikleri içinde barındıran, pek çok gizeme sahip gezegenlerden biri olarak biliniyor. Dünya’daki sayısız gizemlerden biri de Mariana Çukuru. Mariana Çukuru, Dünya’daki okyanusların altındaki en derin çukur olarak biliniyor.1951 yılında Challenger 2 adlı bir gemi ile yapılan araştırmalar sırasında atılan bir sondanın tesadüfen on bin sekiz yüz metre derinliğe düşmesi sonucunda keşfediliyor. Pasifik Okyanusu’nun batı kısmında, Japonya ile Endonezya arasında, Mariana Adaları ve Guam Adası’nın güneybatısında yer alan bu çukur ismini de yakınında olan Mariana Adaları’ndan alıyor.
Dünya’nın bu en derin çukurunun derinlik ölçüsü; okyanus yüzeyi ile çukurun en derin noktası arasındaki mesafe 10.994 metre olarak ölçülüyor. (Hata payı +-40 metre) Çukurun derinliğini anlatabilmenin bir başka yolu; çukurun tabanında Dünya’nın en yüksek dağı olan Everest Dağı’nın tabanı olsaydı dağın zirvesinden sonra okyanus yüzeyine 2,1 km daha mesafe kalıyor. Çukurun genişliğinin 69 metre, uzunluğunun ise 2542 metre kadar olduğu söyleniyor. Mariana Çukurunun en derin noktasının adı Challenger Deep olarak adlandırılıyor. Dünya’nın ne kadar büyük bir gezegen olduğunu anlatabilme adına uzmanlar tarafından çukurun tabanının yerkürenin merkezine olan uzaklığı, su yüzeyine olan uzaklığından çok daha fazla olduğunu biliniyor. Çukurun bu denli derin olması hakkındaki bilgilere erişmeyi zorlaştırıyor. Bu sebeple çukur hakkında bilinmeyen daha pek çok gizem bulunuyor.
Mariana Çukuru Nasıl Oluştu?
‘Yer kabuğundaki çukurlar nasıl oluşuyor?’ sorusuna yanıt olarak yer kabuğunu oluşturan iki levhanın çarpışmasıyla oluşuyor, cevabı veriliyor. Çarpmadan kaynaklı levhalardan birinin diğerinin altına doğru gömülmesiyle bu çukurlar oluşuyor. Mariana Çukurunda ise büyük Pasifik Levhasının batı yönlü hareketi sırasında kendinden daha küçük olan Mariana Levhası ile çarpışması sonucu oluşuyor. Çarpışma esnasında Pasifik Levhasının, Mariana Levhasının altına doğru kaymasıyla Mariana Çukuru oluşuyor. Pasifik Levhasının, Mariana Plakasının altına batmasının sebebi Pasifik Levhasının batı ucundaki 170 milyon yıllık oldukça yaşlı kayaçların olması. Bu denli yaşlı kayaçların yoğunluğu da fazla olduğundan kendinden daha hafif olan kayaçların altına doğru gömülüyor. Bu ağır kayaçların aşağıya doğru gömülmesiyle Mariana Çukuru oluşuyor.
Marina Çukurunda Yaşayan Canlı Var Mı?
Derin çukurun içinde hayat olup olmadığı en merak edilen sorular arasında. Bu sorulara gerekli olan yanıtı 1960 yılında Trieste adlı batiskaf (Denizlerin derinliklerinde gözlem yapmakta kullanılan dalgıç sandığı) ile Challenger Deep’e inen bir araştırmacı pisi balığına benzer bir canlı gördüğünü söyleyerek vermiş oluyor. Bunu kanıtlayacak bir görüntü olmasa da artık Challenger Deep’te bir hayat olduğu biliniyor. Peki bu kadar derin bir çukurun içindeki o kadar yüksek basınçlarda bir canlı nasıl yaşıyor diye düşünüyor olabilirsiniz. Bunu da şöyle açıklıyor uzmanlar; 1086 bar basınç olan yerde kalsiyum sadece çözünmüş halde bulunabildiğinden omurgalı bir canlının oralarda yaşaması mümkün değil. Ancak kemikleri tam anlamıyla çökmüş, o basınca adapte olmuş ya da omurgası olmayan canlıların yaşayabileceğini söylüyorlar. En derinde yaşayan canlılardan biri de Pseudoliparis amblystomopsis. 7.700 ile 8.145 metrede yaşayabilen bu canlılar gruplar halinde yaşıyorlar.
Marina Çukurunda yapılan araştırmalar sırasında aşağılara inildikçe 5.000 metrede rat tail türü olan, boyları 10 cm’nin üstündeki tek hücreli türü olan xenophyophore isimli canlı türüne rastlanıyor. 6.000 metre dolaylarında boyları 20 cm’yi bulan dev amfipod görülüyor. Normal şartlarda amfipotların boyları yaklaşık olarak 2,5 cm oluyor. Araştırmacıların son yıllarda yaptığı dalışlarda ortaya çıkan yeni türler de görülüyor. 70’e yakın yeni canlı türü keşfediliyor bu çukurda. Levhaların kesişim noktası yani çukurun en derin yeri mineral açısından zengin olduğundan yeni türlerin buralarda yaşayabileceği öngörülüyor. Bu çukurda yaşayan balık türlerinin çoğunun yaşı 100’ün üzerinde olanlar olduğu düşünülüyor. Bu gizemli çukurdaki yaşamın tarih öncesi dönemden beri evrim geçirmeden aynı kaldığı bazı araştırmacılar tarafından öne sürülen düşünceler arasında.
Mariana Çukurundaki basınç 1086 bar ya da 108,6 megapaskal olarak biliniyor. Bu da belirli bir noktaya uygulanan basıncın neredeyse 10.000 katı basınç uygulanıyor anlamına geliyor. Bu denli yüksek basınçta haliyle omurgalı canlılar yaşayamıyor. Basınç suyun yoğunluğunu da artırıyor. Mariana Çukurundaki suyun yoğunluğu %4,96 olarak ölçülüyor. Çukurdaki sıcaklık değeri ise 1 ile 4 santigrat derece arasında değişiyor.
Marina Çukurunun Keşif Hikayesi
Mariana Çukuru, 1872 ile 1876 yılları arasında okyanusların keşfi için bazı araştırmacıların yapmış olduğu Challenger seferi sayesinde keşfediliyor. Modern okyanus biliminin doğumu Challenger seferi ile başlıyor. Okyanus keşfi için çıkılan bu yol; okyanus özellikleri, okyanustaki suyun kimyası, akıntı bölgeleri, okyanuslarda yaşayan canlılar ve okyanuslardaki jeolojik yapı üzerine bilgiler toplanan ilk araştırma seferi özelliği taşıyor. İçinde büyük laboratuvarda bulunan araştırma gemisi 4 yıllık araştırma yolculuğunda 70.000 mil yol kat ediyor. Araştırmacılar bu yolculuk sırasında ilk okyanus derinlik haritalarını, akıntı haritalarını ve sıcaklık haritalarını çıkarıyorlar. Yine bu seferde okyanuslarda yaşayan 4000 üstünde yeni canlı türü keşfediyorlar. Bu uzun süreli keşif yolculuğunun en önemli ve ses getiren olayı da Mariana Çukurunun keşfi oluyor.
Mariana Çukurunun keşfinde ilk olarak okyanuslardaki en derin çukur olduğu bilinmiyor haliyle. Anca daha sonraki yıllarda yapılan araştırmalarla Mariana Çukuru bu unvanla tescilleniyor. 1900’lü yılların başlarında bu derin çukur hakkında daha fazla bilgi alabilmek için yeni seferler düzenleniyor. Bu seferlerin birinde I. Dünya Savaşı sırasında denizaltıların yerini belirlemede kullanılan sonar teknolojisi kullanılarak bu çukurun derinliği ölçülüyor. Sonar teknolojisi ile suya bir ses dalgası gönderiliyor ve bu sesin bir yüzeye çarpıp yansımayla yüzeye geri dönmesi bekleniyor. Ses dalgasının gidiş ve dönüş süreleri hesaplanarak sesin yansıdığı yüzeyin derinliği belirleniyor. Mariana Çukurunun en derin noktası olan Challenger Deep 1951 yılında sonar teknolojisiyle keşfediliyor. Mariana Çukurunun en derin noktasının ismi orayı keşfedenlerin bulunduğu gemiden geliyor. Mariana Çukurunun derinliğini yaklaşık 11 kilometre olarak ölçen araştırmacıları Pasifik Okyanusun o bölgesine götüren geminin ismi HMS Challenger II.
Mariana Çukuru Dünya’da Tek Mi?
Mariana Çukuru Dünya’daki tek çukur değil, sadece en derin çukur olarak biliniyor. Okyanuslar gibi anakarada da çukurlar bulunuyor. Doğal yapıda olan derin çukurlardan biri olan Bentley Buz Altı Çukuru, Batı Antartika’da yer alıyor. Bu çukurun derinliği deniz seviyesinden 2555 metre aşağıda ölçülüyor. Bir diğer dünyaca ünlü doğal derin çukur Baykal Gölü’nde bulunuyor. Güneydoğu Sibirya’da yer alan bu derin çukur uzmanlar tarafından 1637 metre derinliğe sahip olduğu söyleniyor. Ünlü çukurlardan bir diğeri de Gürcistan’da bulunan Krubera Mağarası oluyor. Gürcistan’da bulunan Arabica Dağları’nda yer alan bu mağarayı 2012 yılında Ukraynalı bir maceracı keşfediyor. Krubera Mağarası Dünya’da bilinen en derin mağara olma özelliğine sahip. Dünya’daki bilinen çukurlardan doğal olanların yanı sıra insan eliyle yapılanlar da bulunuyor. Buna örnek olarak Güney Afrika’da bulunan, derinliği 4000 metreyi bulan bir maden çukuru olan Mponeng veriliyor. Bir altın madeni olarak çalışan bu derin çukurun en dibine inmek yaklaşık bir saat sürüyor.