Meis Adası, Yunanistan’ın en önemli adalarından bir tanesidir. Genellikle gelirini sünger avcılığından kazanan küçük bir adadır. Küçük olmasına rağmen bir o kadar da sevimli ve aynı zamanda eşsiz bir manzaraya sahip bir adadır. Meis adasının liman kıyısında birden çok balık restoranları bulunur. Her bir restoranda inanılmaz lezzetli mezeler ve balıklar bulunur. Meis adasına sadece bu lezzetli balıkların tadına bakmak için bile gidilebilir. Aynı zamanda Kaş’a olan uzaklığı oldukça yakındır. Meis adının anlamı Yunanca’da büyük anlamına gelir. Anlamı büyük fakat kendisinin küçük olmasının sebebi ise aslında buranın bir takımada topluluğu olduğu ve etrafındaki adalarla beraber bölgenin en büyük adası olmasıdır. Tarihi, M.Ö 4. yüzyılda Likya Uygarlığına dayanmaktadır. Roma, Bizans ve Rodos şövalyeleri zamanla Memlük Sultanlığı, Napoli Krallığı ve Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine girmiştir. Meis adası, 1. Dünya Savaşı sonrasında diğer 12 Ada ile birlikte İtalya’ya, sonrasında ise 2. Dünya Savaşı ile birlikte Yunanistan’a bağlanmıştır. Türkler genellikle bu adaya Meis der fakat Yunanistan’da resim adı Megisti adasıdır. Megisti ise Yunanca da en büyük anlamına gelmektedir. 12 ada arasında en küçük olan bu ada, Kaş açıklarındaki en büyük ada konumundadır. Meis’te bulunan kral mezarları, Meis’in Kaş ve Teke yarımadası ile ayrılmaz bir bütün halindedir. Osmanlı döneminde, Osmanlılar’ Meis adasını kaybetse bile 1552 yılından 1912 yılına kadar bu adanın sahibi olmuştur. 2. Dünya Savaşının başlaması ile beraber bu ada önce Fransızların eline daha sonra ise İtalyanların eline geçmiştir. Savaş başlamadan önce adanın nüfusu yaklaşık olarak 15 binden fazlaymış fakat 2011 nüfus sayımına göre adada yaşayanların sayısı 492 kişidir. Burada yaşayan insanlar zamanla Avustralya’ya göç etmiştir. Bazı kişiler ise tatillerini Meis adasında geçirmek için yazları gelirlermiş. Kış mevsimlerini ise büyük ada olan Rodos adasında geçirirlermiş. Meis adasında bulunan Mavi mağaraya gezmek için ne kadar erken giderseniz mağarada o kadar yüzme şansınız olur. Mavi mağarada öğlene doğru su yükseldiği için yüzme şartları da kısıtlanmaktadır. Meis adasında tekne ile gezerken, güneye doğru ilerlediğiniz zaman adanın kayalıklarla kaplı olduğuna ve kayalıkların berrak ve turkuaz sularla buluştuğuna şahit olursunuz. Meis adasının denizi aynı zamanda pırıl pırıl ve sığdır. Pırıl pırıl suyu ve rengarenk evleri ile gezip görülmeye değer bir adadır.

Meis Adasında Antik Tiyatro ve Kale Kalıntıları Gezisi
Akdeniz’de bulunan Kaş’ın üzerine kurulduğu Antik kent, Likya Medeniyetinin en önemli liman kentlerinden bir tanesidir. Zamanla sedir ağacı ticaretinden zengin olmuş bir kent haline gelmiştir. Antik kentten günümüze kadar kalan bu kalıntılar ise Kaş’ın merkezinde dağınık bir halde bulunmaktadır. Aynı zamanda Antik Tiyatro dışında ki bu kalıntılar, kendi haline bırakılmış. Anadolu’da denize dönük bir şekilde inşa edilen Antik Tiyatro, tek bir tiyatro olma özelliği taşımaktadır. Antik tiyatro, Helenistik dönemine ait bir yapıdır. Bölgede bulunan yerel ve kesme kireç taşlarından yapılmış aynı zamanda 3000 kişilik bir kapasiteye sahiptir. 2008 yılında restore edilen Antik Tiyatro, güneşin doğuşunu ve batışını izlemek için harika bir yerdir. Antik tiyatronun etrafının ölü bir şehir gibi görünmesinin sebebi ise farklı dönemlere ait mezarların olduğundan anlaşılır. Antik tiyatronun etrafında bulunan Akdam Dor Gömütü, adı verilen mezarın içinde elele tutuşan kadın figürlerine denk gelebilirsiniz. Mezarların üzerindeki süslemeler, mezar içinde yakılan ateşten dolayı sis kapladığı için çok görülmez. Uzun çarşı girişinde bulunan Kral Mezarının bir krala ait olup olmadığı bilinmemektedir. Kaş’ın arkasında bulunan kayalık tepeye bakıldığı zaman, iki eski döneme ait kaya mezarı görebilirsiniz. Likya antik kentinde bulunan süz mezarları, sarnıçlara dayalı bir durumdadır. Helenistik ve Roma döneminden kalma çok sayıda sarnıcın sadece iki tanesi ayakta kalmıştır. Kaş limanında sarnıç, ışıklandırılarak gelen misafirleri için ziyarete açılmıştır. Sarnıcın çatısının ana kaya ile oyulması ile 7 sütun taşımaktadır. Meis adasına uğrarsanız eğer Antik tiyatroya giden yol üstünde fark edeceğiniz kesme taşlı kalıntılar ve bu kalıntıların Helenistik dönemine ait bir tapınak olduğunu görebilirsiniz.

Meis Adasında Gezilecek Yerler Nerelerdir?
Meis adası küçük olsa bile gezecek yerleri oldukça fazladır. Denizin Turkuaz suyu ve eşsiz manzarası ile gelen herkesi kendisine hayran bırakmıştır. Aynı zamanda Akdeniz ticaretinde de önemli bir yere sahiptir. Sahip olduğu adanın korunaklı ve derin suyu olan limanı, büyük çaptaki gemilerin demir atması için ideal bir yapıya sahiptir. Çok eski zamanlarda, Mısır’dan gemilerle Anadolu’ya odun kömürü almak için gelenler, Meis adasının limanına yanaşmış ve Kaş’tan Meis’e gelir, oradan ise büyük yapıya sahip gemilerle bu mallar Mısır’a götürülürmüş. Bu denli avantaja sahip olan bu adada aynı zamanda gezilip görülecek daha birçok yer vardır.
Kale : Kızıl şato ve St Jean şövalyelerinin çok eskiden kalan kale kalıntıları üzerine inşa ettiği bu kale 14. yüzyılda tarihlenmiştir. Bu kale Meis adasının merkezi konumunda bir yerdedir. Kaleye çıktığınız zaman esen serin havanın aksine turkuaz renkli eşsiz güzelliğe sahip deniz ile karşı karşıya kalırsınız. Kaleyi, İtalyanlar Castello Rosso adıyla anılmaktadır. Kalenin zirvesine çıktığınız zaman harika manzarasıyla yüzleşirsiniz. Kaleye çıktığınız zaman aynı zamanda Mandra Koyu’nun harika manzarasıyla da karşı karşıya kalırsınız.
Mavi Mağara : Meis adasından kalkan tekneler ile muhteşem denizin keyfini çıkarmak istiyorsanız mutlaka mavi mağaraya uğramak gerekir. Mavi mağaranın yüksekliği 25 metre, eni 30 metre ve boyu 50 metre uzunluktadır. Mavi mağaraya sahip olan Meis adası tam anlamıyla bir doğa harikasıdır. Dünyada eşi benzeri olmayan bu mağara, ada halkı tarafından oldukça sevilmektedir. Doğal oluşum sebebi ile mağara çevresinde oluşan mavi renk, gören herkesin dikkatini çekmektedir. Güneş ışınları genellikle mağara içinde fosforlu bir renkle bürünür. Bu sebeple misafirler için mağaranın girişi öğle saatlerine kadardır. Gezi tekneleri mağarada 15 dk kadar durur ve isteyen kişiler tekneden denize atlayarak denizin muhteşem suyunda yüzebilir.
Likya Mezarlığı : Likya uygarlığı, aynı bizim milletimizde olduğu gibi burada da mezarları arkalarında bırakmışlardır. Likya döneminden kalma şehir merkezinde bulunan bu mezarlıklar kayalarla oyulmuş mezarlıklardır. Amintas’a yüze yakın basamaklarla çıkılır. Çıkıldığı zaman burada görünen manzara Fethiye ve deniz manzarasıdır. Oyulmaya ve işlenmeye uygun şartlarda kayalardan oluşmuştur.
Osmanlı Cami Müzesi : Meis adasının limanının sol tarafında fark edeceğiniz ve 1753 yılında inşa edilen ve ismine Osmanlı cami denilen bu cami, 2007 yılları içimde restore edilerek etnografya müzesi haline getirilmiştir. Ada hayatına ait olan eşyalar ve birbirinden farkı eserler 20. Yüzyıldan kalmadır. Ayrıca bu ada içinde bir arkeoloji müzesi de bulunmaktadır.
Beyaz Kilise : Çanak şeklinde duran limanın diğer bir ucuna kadar yürüdüğünüz zaman tek başına bir halde duran beyaz kiliseye denk gelebilirsiniz. Bu kilise ibadete kapalı olmasından dolayı başka bir anlam kazanmıştır. Limanın iki ucundaki denizin her ikisi de temiz ve berraktır.