Romanya latince ‘Romanus’ sözcüğünden gelir. Avrupa Birliği’nin 9. büyük ülkesidir. Bükreş eyaleti ise tarım konusunda dünya da birinci sıradadır. Hatta masalsı güzelliğiyle “küçük Paris” olarak isimlendirilir. Yanı sıra Romanya’da eski insan fosilleri keşfedilmiştir. Bran Kalesi ise Romanya’nın en çok turist alan yerlerinden biridir.
Romanya’nın güzelliklerini saymakla bitmez. Her yıl filmlere konu oluyor, binlerce gezi severi ağırlıyor. Peki bu eşsiz yerde gezilecek şehirler neresi? İşte mimarileriyle göz alıcı Romanya’da gezilecek yerler.
Bükreş
Bükreş Romanya’nın güney doğusunda bulunuyor. Bulgaristan ülkesinden 80 km uzaklıktadır. Güneyinde tuna şehri geçer. Bükreş ülkenin en kalabalık şehridir, 2 milyondan fazla kişi burada yaşıyor. Çevre yerleşimleri ile birlikte 2 buçuk milyona tamamlanıyor. Rumenlerden dolayı Romanya’da çingenelerin olduğu söylenir fakat sadece 630 bin çingene hayatını sürdürüyor.
Romanya ülkesi 2007 yılından beri Avrupa Birliğine üyedir. Bükreş adı 1459 yılında tarihi belgelere resmi olarak geçmiştir. Bu isim mutluluk, zevk anlamlarını taşıyan bucur sözcüğünden gelir.
Bu şehir 1862 yılından bu yana Romanya’nın başkentidir. Bükreş’in mimari ve sanatı çok fazladır fakat ticaret ve medya anlamında da çok gelmişmiş bir yerdir. Bükreş müthiş mimarisiyle en güzel övgüleri hak ediyor. Ayrıca ekonomi anlamında Romanya’nın en iyi yeridir. Eğitimiyle, öğretimiyle ve yapısıyla Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinden biri halindedir. Bükreş’in en önemli eğitim kurumu Bükreş üniversitesidir. Yanı sıra şehirde sanat ve bilim dalında çok fazla merkez vardır.

Braşov
Braşov, bir idari merkez niteliğindedir. Romanya ülkesinin güney doğusuna denk geliyor. Karadeniz’e 380 kilometre uzaklıkta kalıyor, Bükreş’e 165 kilometre mesafede kalıyor. Transilvanya’nın bir bölümüdür. Güney Karpatlarla sarılıdır.
İlginç gelebilir fakat dünyada korku turizmi ile ün kazanmıştır. Bran kalesi ve Drakula’nın kalesi hakkında bazı hikayeler ve efsaneler vardır. Bu şehirde eşi benzeri olmayan birçok yeri gezebilirsiniz. Her parçasıyla nefesinizi kesmeyi başarabilecek rüya gibi bir şehirdir.
Campulung
Campulung Romanya’nın yazlık kentleri arasındadır. Ormanlık alanlara çok yakındır ve tertemiz bir havası bulunuyor. Tepelerin arasında yerleşim bulunuyor, etkileyici manzarasıyla, tertemiz havasıyla popüler bir konum durumda. Ayrıca kentte birçok tarihi yapı bulunuyor ve bu da geçmişin izlerini günümüze taşımaya yarıyor. Bu uzun ve zengin tarih Campulung’un kişiliğini yaratıyor. Ülkenin ismi Romence uzun düzlük manasına geliyor. Arkeolojik araştırmalar yapılmış ve bunun sonucunda MÖ 1700 yılında yerleşim olduğu gözlemlenmiş. Yani tunç çağından beri olduğu gözüküyor. Şehrin ilk geçtiği tarih ise 1212’dir. Bazı kaynaklarda Campulung Eflak’ın en eski şehri olarak geçiyor.
Romanya’nın tüm şehirleri güzel fakat Campulung’un bir başka güzel olduğunu söylemekten çekinmeyelim. Mimari yapılarıyla, havasıyla, sokaklarıyla sizi mest eder. Bu şehre geldiğinizde kendinizi adeta bir masalın içinde imiş gibi hissedersiniz.
Birçok turistin tercih ettiği bu yere kesinlikle sizde gelmelisiniz. Özellikle tarih ve huzur düşkünü biriyseniz vazgeçilmeziniz olur.

Cluj
Cluj Transilyavanya’nın başkentidir. Romanya’nın en çok gezilen şehirlerinden biridir. Romanya ülkesinin kuzeybatısında bulunuyor ve en kalabalık dördünce şehir olarak geçiyor.
Cluja gittiğinizde gezmeniz gereken yerlerden ilki Matthias Corvinus anıtıdır. Heykel 1902 tarihinde mimar Janos Fedrus tarafından yapılıyor. Bu heykel Hırvatistan ve Macaristan’da otorite süren Matthias Corvinus adına dikiliyor. Union Meydanı’nda bulunuyor ve gerçekten görmeye değer dini bir yapı niteliğini taşıyor. Gotik mimarisiyle eşsiz olan bir kilise, Transilvanya’nın en değerli inşaları arasında ilk sırayı çekiyor.
Kilise 15.yüzyılda tamamlanıyor. 50 metreye yakın olan neogotik kule, Romanya ülkesinin en yüksek kulesi olarak biliniyor.
Teleki ve Banffy saraylarını Union meydanı çevresinde görebilirsiniz. Bu saraylar Ulusal Sanat Müzesi halinde sizse açık duruyor.
Mirror Street Cluj ve Fransisken Manastırı 1800’lü seneleri yansıtıyor ve kesinlikle gidilmesi gerekenler listesinde en başlara oturuyor. Yanı sıra eğer yaz ve ilkbahar aylarında bu şehirde geziye çıktıysanız kesinlikle Botanik bahçelerini görmelisiniz. 250’den fazla gül çeşidini barındırıyor ve 13 hektarlık bir alanı bulunuyor. Nergis, Lale, zambak gibi bitkilerin yanında tropik bitkileri de görürsünüz. Botanik bahçesine geldiğinizde orada dilediğiniz kadar dinlenebilirsiniz ve çiçeklerin eşsiz kokusunu ciğerlerinize doldurabilirsiniz. Eğer doğanın tadını çıkarmaya doymuyorum diyorsanız natural abidesi olan Central Park’a da uğrayabilirsiniz. Orada yürüyüş yapabilirsiniz, gölette tekne turları yapabilirsiniz. En derinden doğayla bütünleştiğinizi hissedersiniz.
Oraya kadar geldiyseniz Romanya’nın tarihini ve kültürünü en derinden öğrenmek isterseniz. Bunun için Transilvanya Etnografya Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Bu müzede geleneksel kıyafetler sergileniyor, ev aletleri ve seramiklerde bunları taçlandırıyor. Pazar ve Salı günleri belirli saat aralıklarında burayı ziyaret edebilirsiniz. Eğer fotoğraflara meraklıysanız gerçekten bu yer sizin için çok iyi olur. Ayrıca yine eşsiz manzarasıyla Gilau Gölü’nü de ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.

Curtea de Argeş
Curtea de Argeş 14. yüzyılda Eflak’ın başkenti olma konumunu üstendi. Romanya tarihi anlamda önemli olan inşaları içinde barındırıyor. Tarihi binaları sayesinde bir hazine olarak nitelendiriliyor. Aynı zamanda mütevazı bir eşsizliği var.
Curtea de Argeş, Argeş şehri üzerine kuruludur. Ayrıca şehrin sözcük anlamı “Argeş üzerinden krallık,” demektir. Bu anlam şehrin eski tarihini yansıtıyor. Burada ki kiliseler 14. Yüzyıldan kalmış durumda ve her biri olağanüstü güzellikleriyle kişilerin dikkatini çekiyor.
Curtea de Argeş küçük bir sanayi şehridir. Yöresel el sanatları, ağaç işleri ve bir takım çömlekçilik aktiviteleri yürütülüyor. Curtea de Argeş’in tarihi kalıntıları 13. Yüzyıldan sonra keşfediliyor. Sonrasında Karpat Dağları’nı birleştirmek için baş kent oluyor. Bazı kaynakçalarda farklı bir şekilde yansıtılsa da günümüzde bu şekilde biliniyor.
Galati
Galati de diğer Romanya şehirleri gibi dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Şehir, Tuna nehri üstünde bir liman görevi üstleniyor. Yanı sıra Romanya’nın en kalabalık 8. Şehri kabul ediliyor. Özellikle gelmişmiş ekonomisi sayesinde dikkat çekiyor. Maden ihracatına dayalı olması ülkeyi daha da gelmiş kılıyor.
Şehir hakkında bazı efsaneler vardır. Bunlardan birisi Galati isminin Sırpça da ki galak kelimesinden geldiğidir. Romanya çok eski tarihlere dayandığı için hakkında çok efsane bulunuyor. Özellikle tarihi yapılar ve şehirlerde bunu gözle görebiliriz.

Köstence
İnsanların çok eski dönemlerden beri yaşadığı Köstence M.Ö 600 yıl öncesinden beri yaşıyor. Köstence de diğer şehirler gibi dikkat çekmeyi başarıyor. Masalı andıran bu yer mimarileriyle insanların dikkatini çekmeyi başarıyor.
Turistlerin özellikle tercih ettiği bir yer çünkü denizinde ki mavi insanı doruğa oluşturuyor. Bu sebepten dolayı Romanya’ya gelenlerin mutlaka uğraması gereken yerler arasında başı çekiyor. Eğer tarih tutkunu ve gezi tutkunuysanız buraya bayılacaksınız. Eşinizle, dostunuzla ve ailenizle de gelebileceğiniz bir yer olan Köstence de asla unutmayacağınız anlar yaşayacaksınız.
Her parçasıyla size tarihi gezdirecek olan bu şehri gezmeyi kim istemez ki. Romanya bütün şehirleriyle sizin dikkatinizi çekebilir. Eğer uğrarsanız listelediğimiz her bir şehri gezmeyi sakın ihmal etmeyin.