Münih, Avrupa’nın en önemli ülkelerinden olan Almanya’nın modern ve kültürel şehirlerinden biri. Bavyera’nın başkenti olarak anılan Münih, Isar Nehrinin kıyısında konumlanıyor. 2 milyona yakın olan nüfusuyla ülkenin en kalabalık ve büyük 3. şehri olma özelliği taşıyor. Sıra dışı mimarisi, yöresel lezzetleri, nefis kültürü ve dünyaca ünlü bira festivali ile dikkat çeken şehir her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.
Almanya’nın kültür başkenti olarak anılan Münih, müzelerinde kaliteli koleksiyonlara ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda kilise, katedral, belediye binası gibi pek çok tarihi yapısıya görenleri etkilemeyi başarıyor. Almanya’nın en yüksek yaşam kalitesine sahip olan Münih’te muhteşem mimarilerin eşliğinde bir gezi sizleri bekliyor. İşte, Münih’te görülmesi gereken yerler!

Altes Rathaus – Old Town Hall
Münih’te gezilecek yerler listesinin başını Altes Rathaus çekiyor. Marienplatz’da yer alan altes Rathaus yeni restore edilen dış cephesinden dolayı yeni bina sanılsa da Münih’in en eski belediye binası olma özelliği taşıyor. Altes Rathaus, Marienplatz’ın en doğru bölümünde yer almasının yanı sıra, oldukça hareketli tarihiyle dikkat çekiyor. Münih kayıtlarında adı ilk kez 1310 senesinde geçiyor. Gotik bir tarza sahip olan bu bina Jörg Von Halsbach tarafından yapılmış. Münih’te bulunan diğer tarihi yapılar gibi burası da 2. dünya savaşında büyük zararlar almış.
Neues Rathaus – New Town Hall
Münih’in merkezinde en görkemli ve şatafatlı binalardan olan Neuses Rathaus’ı görmeden gezinizi sonlandıramazsınız! Marienplatz Meydanı’nda yer alan Neues Rathaus eski bir bina gibi görülse de tarihi çok köklü değil. Söz konusu binanın yapımı 1905 senesinde tamamlanmış. Dışarıdan görülmesi mümkün olmasa da 400 odasında 600’ü aşkın belediye çalışanı bulunuyor. Birçok tarihi odası ise, halka açık durumda olup ziyaretçilerini bekliyor. Belediye Binasının kulesinde yer alan Carillion adındaki aletlerle yapılan gösteri tüyler ürpertecek güzelliğiyle dikkat çekiyor. Bahsi geçen gösteri akşama doğru 17:00’da başlıyor.
St. Peter’s Church
Münih’te gezilecek yerler listesine ülkenin en eski kilisesi olan St. Peter’s Kilisesi’ni eklemezsek olmazdı! 1158 senesinde yapılan bu kilise, 1327 yılında gerçekleşen büyük yangında kule harici her bölümü yanmış. Bu kilisenin yerine ise, gotik bir yapı inşa edilmiş. 17.yüzyılda Rönesans tarzına göre tek külahlı kule yapılsa da 2. Dünya Savaşı’nda bombalanarak zarar görmüş.
St. Peter’s Church 91 metreye ulaşan kulesi, Alter Peter olarak biliniyor. Ülkenin simgelerinden olan Peter’s kilisesine merdivenlerden çıkıldığında eşsiz bir Marienplatz manzarasına şahit olunabiliyor.
Viktualienmarkt
Marianplatz’a yakın konumlanan Viktualienmarkt, Münih’in en tanınan pazar yeri olarak biliniyor. Çorbacı, balıkçı, sebzeci, şarküterici gibi daha pek çok satıcının olduğu pazar yerinde hem kendinize hem de sevdiklerinize eşsiz yiyecekler alabiliyorsunuz. Ayrıca Münih’e özgü olan lezzetleri burada tadabiliyorsunuz. Viktualienmarkt’da oturup yemek yiyebileceğiniz birbirinden güzel açık mekanlar da bulunuyor. Viktualienmarkt’ın olduğu meydan ünlü sanatçıların yaptığı heykellerle dikkat çekiyor. Popüler şarkıcı- sanatçılardan olan Weis Ferdl, Liesl Karlstadt ve Karl Valentin’in heykelleri 22.000 metrekarelik pazarın farklı noktalarında konumlanıyor. Pazar günleri hariç haftanın her günü açık olan bu pazarı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Frauenkirche (Kilise)
Eşsiz mimari yapıya sahip olan Frauenkirche, Münih’te mutlaka görülmesi gereken noktalar arasında bulunuyor. Devasa bir giriş kapısı olan bu kilise gotik tarzda yalnızca 20 yıl içerisinde kırmızı tuğlalardan yapılmış. Aynı zamanda zengin gotik süslemeler ile çok pratik bir şekilde tasarlanmış. Kilisenin giriş bölümünde şeytanın ayak izlerinin olduğuna dair söylentiler bulunuyor ve bir kesim buna inanıyor. Frauenkirche Kilisesinde yer alan fotoğraflara bakıldığında buranın 2 dünya savaşında ciddi hasar aldığı görülebiliyor. Münih Katedrali olarak da bilinen Frauenkirche’yi mutlaka görmelisiniz.
Asamkirche
Asamkirche, Münih’in en canlı sokaklarından olan Sendlinger Strabe’deki binaların arasında yer alıyor. Barok kiliselerinden biri olan Asamkirche, Tanrı’nın en büyük zaferi ve inşaatçıların kurtulması için 2 kardeş tarafından 1733 ila 1746 seneleri arasında yaptırılmış. Bu kilise her ne kadar ücretsiz olsa da sadece lobi alanının görülmesi mümkün oluyor. Yani binanın ana kısmı ziyarete açık değil. Ancak ferforje kapılarının arasından birçok heykeli görmeniz mümkün.
Marienplatz
Münih’te görülecek yerlerin tam kalbi olan Marienplatz Meydanı, canlı ve hareketli yaşamıyla dikkat çekiyor. Bu meydanda mutlaka görmeniz gereken yerler arasında Altes Rathaus, Neues Rathaus ve St. Peter’s Kilisesi sayılıyor. Marienplatz Meydanı’nda 19. yüzyılın ortalarına kadar buğday pazarı kurulur imiş. Aynı zamanda meydan zamanında suç işleyenlerin asılarak cezalandırıldığı yer olarak da kullanılırmış. 1638 senesinde I. Maximilian 30 yıl savaşlarından sonra metropolün vebadan kurtulmasına şükretmek adına yaptırdığı bakire Meryem Sütunu da burada yer alıyor. Bahsi geçen cadde hem enerjisi hem de yapısı eşsiz olan bir nokta. Alışveriş yapacağınız, bol bol fotoğraf çekebileceğiniz ve kafe veya restoranlarda keyif yapabileceğiniz Marienplatz mutlaka gitmelisiniz.

Sendlinger Tor
Münih’te köklü tarihiyle dikkat çeken bir alanı görmeye ne dersiniz? Sendlinger Tor, Ortaçağ zamanında ülkede yer alan üç gotik şehir kapısından güneyde olanı içeriyor. Söz konusu kapıdan bugünlere kadar ulaşan tek şey ise, ana kapı ile iki yan kule oluyor. Sendlinger Tor, birçok metronun kesişim noktasında yer alıyor. Buranın ismini alan Sendlinger Tor Caddesi ise, alışveriş için oldukça ideal noktalardan. Burada hem kendinize hem de sevdiklerinize hediye alabileceğiniz birçok mağaza bulunuyor.
English Garden
Dünyanın devasa kentsel parklarından olan English Garden, Münih’in merkezinde konumlanıyor ve zengin bitki örtüsüyle adeta büyülüyor. Isar Nehri boyunca 5.5 km alanın üzerinde yer alan parkın, New York’taki Central Park’tan daha büyük olduğu söylentiler arasında yer alıyor. 1789 senesinde Carl Theodor’un, Isar Nehri sırası boyunca bir kamu parkının olmasını istemesinin ardından kuruluyor. Ayrıca park, Bavyera hükümetinde danışman olarak görev alan Amerikalı bilim insanı Benjamin Thompson tarafından tasarlanmış.
Nymphenburg Palace
Münih’in batısında konumlanan Nymphenburg Sarayı, Avrupa’nın devasa kraliyet saraylarından biri olma özelliği taşıyor. Bavyera hükümdarının yazlık evi olarak kullandığı saray içinde 5 kuşak Wittelsbach hükümdarı yaşam sürmüş. Münih’in ikonik yapılarından biri olarak bilinen barok mimarideki bu yapının, Ludwig tarafından yaptırıldığı söyleniyor. Nymphenburg Sarayı içinde 1 park, 4 köşk ve müzeler bulunuyor. Söz konusu bölümleri ziyaret etmek için mutlaka kombine bilet satın almanız gerekiyor.

Residenz
Münih’in en eski kraliyet sarayı olarak bilinen Residenz, Almanya’nın ise en büyük şehir sarayı olarak anılıyor. 1508 senesinden 1918 senesine kadar Bavyera kralları ve düklerinin yaşadığı bu saray, Rönesans ile başlayarak Erken Barok ve Neoklasizme kadar dayanan bir mimariye sahip.
2. Dünya Savaşı’nın gerçekleştiği dönemde Residenz’in büyük bir kısmı hasar görerek yıkılmış. 1945 senesinde yeniden restore edilerek Bavyera’daki devasa müze komplekslerine kazandırılmış. Avrupa’nın en değerli saray müzesi olarak anılan bu saray, 1920 senesinden bu yana halka açık bir müze olarak hizmet sunuyor. Münih’in köklü tarihine şahit olmak için siz de Residenz’i ziyaret edebilirsiniz.