Binlerce yıllık tarihi ve 3 farklı imparatorluğa başkentlik yapmış olması nedeniyle farklı kültürlere ait birçok tarihi eseri barındıran İstanbul, bu özelliğiyle tam bir kültür başkenti. Muhteşem tarihi yapıların İstanbul’un kendine ait doğal güzelliği ile birleşimi ise İstanbul’u büyülü bir şehir haline getiriyor. İstanbul’daki tarihi yerler, birkaç günde gezmekle bitmez. Cilt cilt kitapların çalışıldığı İstanbul’un tarihi, çok köklüdür. Onu tüm detayları ile keşfetmek için uzun zamana yayılan bir gezi planı yapmak gerekir. Ancak İstanbul’da mutlaka görülmesi gereken yerler için öne çıkan bazı noktaları liste haline getirmek mümkün.
Gezilecek ve görülecek yüzlerce hatta binlerce mekana sahip olan İstanbul’da mutlaka görmeniz gereken tarihi mekanları sizin için araştırdık.
- Topkapı Sarayı
İstanbul’un en önemli tarihi eserlerinden biri olan Topkapı Sarayı, İstanbul’un fethinin ardından Fatih sultan Mehmet tarafından 1460-1478 yılları arasında yaptırılmıştır. Sarayburnu’nda yer alan Topkapı Sarayı, ilk yapılış yıllarından Sultan Abdülmecid dönemine kadar 400 yıl imparatorluğun idare merkezi olmuştur. Fatih Sultan Mehmet’ten sonra gelen padişahların yaptırdığı ilaveler ile bugün bildiğimiz halini almıştır. 19.yüzyılın ortalarına doğru hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terk edilmiş olsa da her zaman itibarını korumayı başarmıştır. 1924 yılında ise Atatürk’ün emriyle müzeye dönüştürülmüştür.

Topkapı Sarayı’nın, Edirne Sarayı’nın mimarisinden ve ihtişamından etkilenerek yapıldığı bilinmektedir. 300 bin metrekarelik alanı ve içerisindeki koleksiyonları ile dünyanın en büyük saray müzelerinden biridir. Müze içerisinde Hırka-i Saadet Dairesi ve Kutsal Emanetler, İmparatorluk Hazinesi, Çin ve Japon porselenleri, padişah kıyafetleri, padişah portre ve resim koleksiyonları, silahlar ve zırh koleksiyonu gibi eserler sergilenmektedir. Ancak Topkapı Sarayı’nın en çok ilgi gören eseri, çevresi 49 adet çift sıra pırlanta ile bezeli 86 karatlık Kaşıkçı Elması. Bu değerli elmasın sergilendiği bölümün önünde bazı dönemler yoğun ilgiden dolayı uzun kuyruklar oluşabiliyor. Kaşıkçı Elması, Dış Hazine bölümünde sergilenmektedir.
- Sultanahmet Camii ve Meydanı
Bizans’ın ilk kuruluş yerinin de burası olduğu bilinen Sultanahmet Meydanı bugün İstanbul’da turizmin merkezi haline gelmiştir. Osmanlı döneminde şehzadelerin sünnet düğünlerinin de burada yapıldığı bilinen meydan günümüzde de İstanbul’un en önemli meydanı olarak kabul ediliyor. Görkemli kubbesi ve 6 minaresi ile yabancı turistler tarafından “Mavi Cami” olarak adlandırılan Sultanahmet Camii ise Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından yaptırılmıştır. 6 minareli ilk cami olması nedeniyle İstanbul silüetinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Aynı zamanda bu caminin en önemli özelliklerinden birisi de 20 binden fazla İznik çinisi ile bezeli olmasıdır. Sultanahmet Camii içerisinde yer alan türbede ise Sultan I. Ahmet, eşi Kösem Sultan, oğulları II.Osman ve IV. Murat ile onun çocuklarının kabirleri bulunuyor.
- Eyüp Sultan Camii
İstanbul’da Osmanlı’nın inşa ettiği ilk cami olan Eyüp Sultan Cami Haliç Körfezi yakınlarında bulunuyor. Aynı zamanda Müslümanların ikinci Kâbe olarak adlandırdığı caminin bu özelliği milattan sonra 7. yüzyılda Emeviler tarafından kuşatılan İstanbul’da şehit düşen Ebu Eyyüb Halid Bin Zeyd El-Ensari, yani Eyüp Sultan’ın kabrinin tam burada bulunmasından ileri geliyor. İstanbul tarihi yerler içerisindeki belki de maneviyat duygusunu en yoğun hissedebileceğiniz Eyüp Sultan Camii’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
- Ayasofya Camii
Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 532 ve 537 yılları arasında yaptırılan bir kilise iken İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüş olan Ayasofya Cami, 1934 yılında müzeye dönüştürülmüş ve 2020 yılına kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılına ise müze statüsünden çıkarılarak yeniden cami olarak ibadete açılmıştır. Özellikle Hıristiyanlar için kutsal bir merkez olması Ayasofya’yı turistik açıdan ön plana çıkarmıştır. Mimari açıdan kubbeli bazilika tipinde bir yapı olan Ayasofya taşıyıcı kolonların yapılma sistemi ile mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. İstanbul’un fethedilmesi ile camiye dönüştürülürken içerisindeki mozaiklere zarar verilmemesi ve insan suretleri içeren mozaiklerin özel bir sıva ile kapatılması bu mozaiklerin günümüze kadar zarar görmeden gelebilmesini sağlamıştır. Caminin ilk minaresi de yine Fatih Sultan Mehmet’in emriyle inşa edilmiştir. Minarelerin ikincisi ise II. Bayezid tarafından eklenmiştir. Geri kalan diğer iki minare ise II. Selim ve III. Murad dönemlerinde Mimar Sinan’ın mimarlığında inşa edilmiştir. Bu nedenle Ayasofya’nın 4 minaresi de birbirinden farklıdır.

- Dolmabahçe Sarayı
Tüm yapıları tek seferde inşa edilmiş olan Dolmabahçe Sarayı, Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılmıştır. 1856 yılında yapımı tamamlanan saray batı tarzı bir mimariye sahiptir. Dolmabahçe Sarayı 6 padişaha ev sahipliği yapmış, 1927 ve 1949 yılları arasında ise Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılmıştır. Atatürk’ün son nefesini bu sarayda vermiş olması da saraya ayrı bir önem ve değer katmaktadır. Dolmabahçe Sarayı bugün müze olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.
- Süleymaniye Camii
Osmanlı İmparatorluğu’nun en ihtişamlı döneminde Kanuni sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış olan süleymaniye Camii, aynı zamanda Mimar Sinan’ın kalfalık eseri olarak adlandırılır. İstanbul tarihi yapılar içerisinde ayrı bir önemi olan Süleymaniye Camii muhteşem bir boğaz manzarasına da sahip. Caminin yer aldığı külliye içerisinde Kanuni Sultan Süleyman, Haseki Hürrem Sultan ve Mimar Sinan’ın türbeleri de bulunuyor. Aynı zamanda Süleymaniye Camii 53 metre yüksekliğinde ve 27 metre çapındaki kubbesi ile İstanbul’daki tarihi camiler arasındaki en büyük kubbeye sahip.
- Rumeli Hisarı
İstanbul’un fethinden hemen önce Fatih Sultan Mehmet tarafından 139 günde inşa ettirilmiş olan Rumeli Hisarı İstanbul’un fethine büyük katkılar sunmuştur. 4 ana kapısı olan hisar, şehre kuzeyden gelebilecek saldırıların önlenmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Günümüzde birçok etkinliğe ev sahipliği yapan Rumeli Hisarı özellikle yaz aylarında içerisinde gerçekleşen konserler ile de bilinmektedir.
- Saint Antoine Kilisesi
İstiklal Caddesi’nde bulunan ve istanbul’daki en büyük Roma Katolik Kilisesi olma özelliği taşıyan Saint Antoine Kilisesi günümüzde hala önemli bir dini ziyaret mekanıdır. Kırmızı tuğlalardan inşa edilmiş olan kilise Taksim’in önemli sembollerinden biridir. İçerisinde bulunan heykeller ve sanat eserlerini mutlaka görmenizi öneririz.
- Beylerbeyi Sarayı
Osmanlı’nın son dönemine tanıklık etmiş olması nedeniyle mutlaka görülmesi gereken yapılar arasında yer alan Beylerbeyi Sarayı 24 oda, 6 salon ve 1 hamamdan oluşuyor. İnşası 1865 yılında tamamlanan sarayın dört bir yanında deniz temalı süslemeler bulunuyor. Sarayda bulunan bazı mobilyaların Sultan II. Abdülhamid tarafından işlendiği bilinmektedir. Neo-Barok tarzında inşa edilmiş Beylerbeyi Sarayı’nı mutlaka görmelisiniz.
- Yıldız Sarayı
Padişah III. Selim tarafından annesi Mihrişah Sultan için yaptırılan Yıldız Sarayı, mimari açıdan Topkapı Sarayı’na benzer özellikler taşıması ile dikkat çekiyor. II. Abdülhamit tarafından da Osmanlı Devleti’nin yönetim merkezi olarak kullanılan saray birçok yapıdan oluşuyor. Büyük bir koru içerisinde yer alan Yıldız Sarayı’nı gezdikten sonra koru içerisinde keyifli bir yürüyüş yapabilir ve koru içerisinde yer alan Yıldız Camii’ni de görebilirsiniz.
İstanbul turistik yerler açısından oldukça geniş seçeneklere sahip. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekecek, tarihi açıdan ortak bir kültürel çizgide buluşmalarını sağlayacak onlarca yapı İstanbul’un çeşitli semtlerinde yer alıyor. Cami, kilise, çarşı, han ve saray gibi birçok tarihi eser geçmişten günümüze ışık tutmaktadır. Bu zenginliklerin her birini tam anlamıyla gezebilmek için İstanbul’da bir günden çok daha fazlasına ihtiyacınız var. en az 3-4 günlük bir gezi planı ile İstanbul’un en önemli noktalarını gezme fırsatı yakalayabilirsiniz.