Türkiye sınırları içerisinde yer alan topraklar, birbirinden farklı ve eşsiz güzellikler ile dolu olmasıyla biliniyor. Ülkemizin içerisinde yer almış olduğu konum itibari ile binlerce yıllık zaman dilimi içerisinde pek çok farklı uygarlık bu topraklara geldi, egemenliklerini kurdu ve gelişti. Öyle ki ülkemizin tarihini incelediğiniz zaman da görebileceğiniz gibi 100 binler ile ifade edilen bir geçmiş ile karşı karşıya kalıyorsunuz.
Dünya insanlık tarihi söz konusu olduğu zaman Karain Mağarası tahmin edebileceğinizden çok daha önemli yerlerden bir tanesi olma özelliğine sahip. Çünkü burası yaklaşık olarak 500 bin yıl öncesinde insanoğlunun yaşamını sürdürdüğü ve barındığı bir yerleşim yeri olmuş. Karain Mağarası, Paleolitik Çağ’ın sadece Anadolu’daki değil dünyadaki önemli yerleşim yerlerinden bir tanesidir. Neandertal olarak isimlendirilmiş olan insanların yaşamış olduğu bu mağara, turizm denildiği zaman akla ilk gelen yerlerden biri olan Antalya’nın aslında tarihi olarak da ne kadar eskilere dayandığını da ortaya koymayı başarıyor. Doğal güzellikleri ile gelenleri kendine hayran bırakmakta olan Antalya aslında tarihi dönemlerde de insanların yaşamlarını sürdürdüğü yerlerden biri olmayı başarmış.
Genel olarak Karain Mağarası, çevresinde yer alan diğer mağaralar gibi farklı doğal oluşumları ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkmıyor. Mağarayı insanlık tarihi için bu denli önemli kılan şey, içerisinde barındırmış olduğu 500 bin yıllık tarihinin yanı sıra Paleolitik Çağ’ın her bir evresinden günümüze kadar gelmeyi başaran aletler, çizimler, hayvan ve insan kemikleri ile bizlere anlattıklarıdır. Sahip olduğu bu özellikleri ile de Karain Mağarası 1994 senesinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edildi. Son yıllarda yapılmakta olan çalışmalar ile beraber ise mağaranın asil listeye girmesi hedefleniyor.
İnsanların bir kısmı mağaraların insan tarihi konusunda neden önemli olduğunu tam olarak bilmiyor. Bundan dolayı da başta Karain Mağarası olmak üzere mağaraların oluşumları ve tarihçilerin böylesine mağaraların üzerinde itina ile durmasının aksine buraları görmenin zaman kaybı olabileceği düşüncesine sahip oluyorlar. Gerçekte ise mağaralar insanların var olmalarından günümüze kadar geçen süre içerisindeki en önemli gereksinimlerinden bir tanesi olan barınmayı karşılar. Çünkü bildiğiniz üzere insanın yaşamını şekillendiren en temel unsurlar; beslenme, barınma ve güvende olmaktır.
Binlerce yıl öncesinde yaşamış olan insanlar, ellerinde var olan kesici ve delici aletler ile beslenme ihtiyaçlarını mümkün olan en iyi şekilde karşılamak isterken konaklama konusunda ise mağaraları tercih ediyorlardı. Karain Mağarası, önünde yer alan traverten ovasından 150 metre, denizden ise 430 -450 metre yükseklikte yer alıyor. Mağara, insanlık tarihinin başlangıcından itibaren Alt Yontmataş evresinden başlayarak Orta ve Üst Yontma Taş, Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi Prehistorik çağların yanı sıra Klasik Çağ içerisinde de insanlar tarafından devamlı olarak iskan edilen bir mağara olarak biliniyor.
Var olan bu uzun tarihi süreç kapsamında da yaklaşık olarak 11 metreyi bulan son derece kalın bir kültür dolgusu Karain Mağarası’nda yer alıyor. Mağara içerisinde yapılmış olan araştırmalar ile de görüldüğü üzere en uzun süre insanların yaşamını sürdüğü dönem Paleolitik Çağ’dır. Klasik dönemlerde insanların bir kısmı burayı daha çok Adak Mağara olarak kullanmayı tercih etmiştir. Mağaranın alnını ve dış duvarlarını incelediğiniz zaman da görebileceğiniz üzere Grekçe kitabe ve nişler yer alıyor. Uzmanların Karain Mağarası içerisinde yapmış olduğu kazılar sonucunda elde ettikleri arkeolojik buluntular, Antalya Müzesi’nin yanı sıra mağaranın hemen yakınında yer alan Karain Müzesi’nde ziyaretçilere sunuluyor. Dolayısıyla mağarayı ziyaret etmek için buraya geldiğinizde, Karain Müzesi’ne uğramayı da ihmal etmeyin.
Karain Mağarası’nın Oluşum Özellikleri
Akdeniz Bölgesi’nde özellikle Antalya ve çevresindeki bölgeler kalkerli bir yapıya sahip olmasıyla bilinir. Ve var olan bu durum da jips, kireçtaşı, kaya tuzu gibi tortulların meydana gelmesine zemin hazırlar. Karain Mağarası oluşum özellikleri de Akdeniz’in sahip olduğu topoğrafik yapıdan nasibini almış. Mağaranın yapısı incelendiği zaman doğal karstik oluşum sonucunda meydana gelmiş olduğu görülüyor. Üç kaya kovuğunun kusursuz şekilde birleşmesi sonucunda mağara günümüze kadar başarıyla gelmiş.
Karain Mağarası’na Nasıl Gidilir?
Çok uzun zamanlar öncesinde yaşamış insanların bulunduğu yerleri gezmek ve var olan o tarihi dokuyu yakından keşfetmek isteyenler için Karain Mağarası ideal bir seçim oluyor. Son zamanlarda yerli yabancı çok fazla sayıdaki turist artık Antalya’ya yalnızca sıcak havaların tadını çıkartmak için gelmiyor. Aynı zamanda bölgedeki tarihi en iyi şekilde yansıtan güzellikleri de yakından görmek istiyor. Siz de Karain Mağarası’nı yakından görmek istiyorsanız, ilk olarak bilmeniz gereken şey mağaranın Antalya merkeze yaklaşık olarak 30 kilometre uzaklıkta yer alması. Döşemealtı sınırları içerisinde bulunan mağara, Yağca Köyü yakınlarında bulunuyor. Buraya Korkuteli Yolu ya da Burdur Yolu üzerinden kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Bir yandan Karain Mağarası’nı ziyaret ederken diğer yandan da bulunduğunuz yerlerdeki güzellikleri keşfetmek istiyorsanız, Korkuteli Yolu’nu mutlaka rotanıza eklemelisiniz. Çünkü bu yol üzerinde sizi Güllük Milli Parkı, Termessos Antik Kenti ve Güver Uçurumu tüm güzellikleri ile sizi bekliyor. Karain Mağarası’na girmenizin sonrasında içeride yorulacağınız bir yolculuk sizi bekliyor olacak. Çünkü deniz seviyesinden yaklaşık olarak 450 metre yükseklikte yer alan bu mağaranın içerisinde 400’den fazla merdiven çıkmanız gerekiyor. Ancak bu merdivenler kesinlikle gözünüzü korkutmasın. Çünkü merdivenleri çıkarken insanların soluklanması adına belirli aralıklar ile merdivenler bulunuyor.
Karain Mağarası Nasıl Ortaya Çıkarıldı?
1946 senesinde Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten tarafından bulunan Karain Mağarası, ülkemizde ilk defa modern ve sistematik şekilde kazıların yapıldığı ilk mağara olma özelliğine sahip. 1974 senesine kadar çalışmalara ve kazılara devam eden Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten’in ardından 1985 senesinde Prof. Dr. Işın Yalçınkaya başkanlığında kazılar devam etti. 2015 yılından itibaren de Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Harun Taşkıran tarafından çalışmalar sürdürülüyor.
Karain Mağarası’nın Özellikleri
Katran Dağı eteklerinde yer alan Karain Mağarası, bölgede yer alan karstik yapının zamanla oyulması ve aşınması ile ortaya çıkmış. Mağaranın iç kısımlarında dikitler, dehlizler, sütunlar ve sarkıtlar yer alıyor. İçerisinde 8 bölmenin yer aldığı mağaranın özellikle de giriş kısmı o dönemlerdeki insanların günlük yaşamlarında çok fazla kullanıldığı için yakmış oldukları ateşlerden çıkan isten kaynaklı kararmış yerleri çok net şekilde görebilirsiniz.
Mağaranın içerisindeki adak stellerine bakılarak Roma yıllarında ağırlıklı olarak adak mekanı ya da mabet olarak kullanıldığı da ortaya çıkıyor. Kesintisiz olarak yüz binlerce yıl boyunca insanların yaşam alanı olarak kullanmış olduğu Karain Mağarası, Türkiye’de Neandertal insanlara ait kemiklerin ve kalıntıların bulunduğu tek yer olma özelliğine sahiptir. Mağara içerisinden alınmış olan en büyük buluntu ise Milattan Önce 39 bin yılına ait olan Neandertal insana ait olan kafatası parçaları olmuştur. Bununla birlikte mağaranın duvarlarında yer alan av sahneleri de yine binlerce yıl öncesindeki insanların hayatına ışık tutan son derece önemli ipuçlarından bir tanesi olarak görülüyor.